Boethius, "talihsizliklerin içinde en berbatı, bir zamanlar mutlu olmuş olmaktır." diyor. Dante de, "acılı günlerde mutlu günleri anmak, inan ki acıların en büyüğü." diyor.
Bu hayatın deryasında en kötülerin canını sıkmak için özellikle tasarlanan her yandan esen kasırgalarla savruluyorsak bunda hayret edecek hiçbir şey yok. Gerçekten onların bir sürü ordusu olsa da bunlar hiçbir komutanla yönetilmediği, sadece düşüncesiz bir dalalet ve rastgele bir çılgınlıkla harekete geçirildiği için küçümsenmelidir. Bu ordular, eğer bir gün bize karşı bir cephe inşa edip hayli güçlü bir şekilde üzerimize atılırsa bizim komutanımız kendi birliklerini kaleye çeker, onlar ise etrafta işe yaramaz malları yağmalamakla meşgul olurlar. Kalemizin tepesinde çılgın kargaşadan hiç kaygı duymayan ve saldırıp duran aptallığın erişmesinin mümkün olmadığı şu siperle korunan biz de en adi şeyleri yağmalayanlara güleriz.
"Bedeniniz zindanda olabilir yeter ki zihniniz özgür olsun"
Akıl ve inanç çatışması insanlığın binlerce yıldır sürdürdüğü tartışmalardan biri olmuştur. Boethius, bu iki kavramı uzlaştırmak için gayret gösteren ilk skolastik filozoftur. İnsanlığın düşünce körlüğü yaşadığı dönemde, antik düşüncenin ortaçağa aktarılmasında bir köprü olan Boethius, Platon ve Aristoteles'in eserlerini Latinceye çevirmiştir. Bundan 1500 yıl öncesinde, zindanda işkence görürken dahi düşünmekten ve üretmekten vazgeçmemiştir.
*Arka kapak yazısıdır. Kitabı tanıtmak amacıyla inceleme niteliğinde paylaşılmıştır.