[...] ecel, her şeyi ve her şeyi silip süpürüyordu, hayale çeviriyordu.
Bitirirken... Fatih Sultan Mehmed, yirmi bir yaşında İstanbul’u fethederek, yüzyıllardır birçok hükümdarın hayallerini kurduğu bir hülyayı gerçekleştirmiştir. Bu açıdan bakıldığında o, Türk İslam tarihinin iftihar ettiği müstesna bir kişiliktir. Azim ve irade sahibi, temkinli, verdiği kararı mutlak surette tatbik eden, devlet idaresinde tavizsiz,
Reklam
الرَّح۪يمِ اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ Bu kelime-i âliye, üssü'l-esas-ı İslâmiyet olduğu gibi kâinat üstünde temevvüc eden İslâmiyetin en nuranî ve en ulvî bayrağıdır. Evet misak-ı ezeliye ile peyman ve yeminimiz olan iman, bu menşur-u mukaddeste yazılmıştır. Evet âb-ı hayat olan İslâmiyet ise, bu kelimenin aynü'l-hayatından nebean eder. Evet ebede namzed olan nev'-i beşer içinde saadet-saray-ı ebediyeye tayin ve tebşir olunanın ellerine verilmiş bir ferman-ı ezelîdir. Evet kalb denilen avalim-i gayba karşı olan penceresinde kurulmuş olan latîfe-i Rabbaniyenin fotoğrafıyla alınan timsal-i nuranîyle Sultan-ı Ezel'i ilân eden harita-i nuraniyesidir ve tercüman-ı beliğidir. Evet vicdanın esrarengiz olan nutk-u beliğanesini cem'iyet-i kâinata karşı vekaleten inşad eden hatib-i fasihi ve kâinata Hâkim-i Ezel'i ilân eden imanın mübelliğ-i beliği olan lisanın elinde bir menşur-u lâyezalîdir.
464 syf.
7/10 puan verdi
Anadolu Türkleri'nin Aleviliği Nedir?
Öncelikle Aleviliğin kökenleri hakkında birçok farklı görüşün olduğunu belirtmeliyim. Alevilik hakkında yazanlar, genelde kendi ideolojik ve dinî görüşlerinin etkisi altında oldukları için, yanlı bir bakış açısı ile Aleviliği tanımlarlar. Bu kitapta yanlı bir bakış açısından kurtulamamış. Yanlı bir bakışı derken Aleviliği eleştirmemiş, sadece
Alevilik Anadolu'nun Gizli Kültürü
Alevilik Anadolu'nun Gizli KültürüNejat Birdoğan · Kaynak Yayınları · 09 okunma
The case of a “new” mahalle, just next to Kasap İlyas is a good example of an attempted but aborted neighborhood. Its existence is documented as far back as the second quarter of the sixteenth century, and it seems to have then occupied an area around the Davud Paœa gate. It was at that time called a “new mahalle, adjacent to Kasap İlyas,” probably because it did not yet have a mosque of its own from which to derive a name. In the 1630s, however, Bekir Paœa, one of the defterdars28 to Sultan Murad IV, built a two-story wooden mosque on the seaside just outside the ramparts, endowed it, and appointed an imam and a muezzin to officiate in it. With a number of people already living in the area, and a newly established and endowed mosque, the new neighborhood was thus set to acquire its independence from Kasap İlyas.
Local legend tells us that Kasap ƒlyas was the chief butcher/meat provider to the Ottoman army that conquered Constantinople in 1453 and that in recognition of his services, the sultan bestowed upon him a large plot of land. On this plot of land he first built a small mosque bearing his name and endowed it. Around this local mosque, goes the legend, a whole neighborhood bearing his name then took shape. The elderly inhabitants of Kasap ƒlyas still recount the many foundation myths concerning Kasap İlyas and his arrival to the neighborhood, as well as his many exploits, religious and otherwise. Kasap ƒlyas has grown into a sort of mythical figure and he has been surrounded by an aura of sanctity by the locals for quite a long time. His deed of trust (vakfiye) was set down in 149417 and his small shrine standing in the small graveyard beside his mosque bears the date of 1495 as the date of his passing away. The present-day Kasap İlyas mosque was almost totally rebuilt after the 1894 earthquake. Of the original structure, nothing much remains
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.