Teksas eyaletindeki Dallas'ta bir rahip olan Cyrus Scofield, misyoner teolojiyi Atlantik Okyanusu'nun her iki yakasına götüren zincirin bir başka halkasıydı. Bu yaman rahip İncil'in açıklamalı, fundamentalist bir versiyonunu yazdı; Oxford Üniversitesi Yayınları tarafından 1909'da basıldı. Yazdığı İncil, bir anlamda, bugün ABD politikasının temelini oluşturan üç fikrin en aşikâr taslağıydı: Yahudilerin dönüşü, İslam’ın çöküşü ve bir dünya gücü olarak Birleşik Devletlerin bahtının açılması
Sıkça görüldüğü üzere tarih, sonradan kendisine yön verdiği ve önemli olduğu düşünülen olayları üreten ayrı ayrı süreçlerin patlama etkisi yaratacak şekilde birbiriyle kaynaşması ile oluşur. 1980’lerin Reagancı dış politikası ve buna eşlik eden tarihsel anlatı Hıristiyan siyonizmini daha da güçlendirdi. Bu tarihsel anlatı, Amerikan Başkanı’yla Birleşik Krallık’taki meslektaşı Margaret Thatcher’in, Moskova’daki büyük Şeytan karşısında mutlak bir zafere ulaşması için şahin Batı’ya önderlik ettiklerini iddia ediyordu.
Reklam
Aralık 1947’de başlayan etnik temizlik operasyonu 1950’lere kadar devam etti. Köyler üç taraftan kuşatılıyor ve Filistinlilerin köyü boşaltıp kaçmaları için dördüncü taraf açık bırakılıyordu. Bazı durumlarda bu taktik işe yaramadı ve köylülerin birçoğu evlerini terketmedi; işte katliamlar böylesi vakalarda gerçekleşti. Filistin’in Yahudileştirilmesi için benim senen başlıca strateji buydu.
Bu aşamada onlarca köy ve kasaba daha yerle bir edildi ve sakinleri sürüldü. BM’nin Yahudi devleti için ayırdığı topraklarda yaşayan yaklaşık dokuz yüz bin Filistinliden sadece yüz bini kendi topraklarında, evlerinde veya civar bölgelerde kalabildi. Kalanlar, İsrail’de yaşayan Filistinli azınlığa dönüştüler. Diğerleri ise sürüldü veya sürülme tehdidiyle kaçtı; birkaç bini ise katledildi.
Etnik temizlik paradigması, bu türden suçların özü gereği neden katliamlardan değil de halkın sürülmesinden oluştuğunu açıklı­yor. 1990’lardaki Balkan savaşlarının sunduğu kanıtların da gösterdiği gibi, genel etnik temizlik örüntüsü içinde zaman zaman yapılan katliamların ardında net bir plan değil intikam duygusu vardı. Buna karşın söz konusu katliamlar, yeni etnik gerçeklikler yaratma planını kolaylaştırdı. Bu anlam da en az sistematik bir sürgün politikasının sonuçları kadar etkiliydiler.
Beyaz Güney Afrika, Siyah işgücüne bağımlıydı. Nüfusun büyük bir kesimi yerlerinden sürü­lemezdi. İsrail, bir süre ucuz ve kolay sömürülebilen Filistinli işgü­cüne bel bağladı, fakat bu işgücü, uzun süre önce yerini Asya’dan, Doğu Avrupa’dan ve başka yerlerden gelen, sefalet içindeki insanlara bıraktı. Bugün Filistinliler yok olsalar İsrailliler rahat bir nefes alır. Politikaların, Moşe Dayan’ın 1967 Savaşı’nın ardından dile getirdiği tavsiyelere uyacak şekilde oluşturuldukları da sır de­ğil: "Filistinliler köpekler gibi yaşamaya devam edecekler; beğenmeyen çekip gidebilir"
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.