272 syf.
9/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
İttihatçılar Ölür, İttihatçılık Ölmez
Senelerce bizlere hain olarak anlatıldılar. Halbuki bugünün cumhuriyetinin temellerini attılar. Cumhuriyetten önce kadın haklarından sanayiye kadar bir çok devrim yaptılar. Rahat yataklarında ecelleri ile ölmediler. Biri haince sokak ortasında, biri cephede bayramlaşırken şehit düştü.(Enver ve Talat Paşa). Atatürk gözyaşlarını tutamıyor:
Enver Paşa Komitenin Kahramanı
Enver Paşa Komitenin KahramanıMustafa Çolak · Yeditepe Yayınevi · 201959 okunma
Destanlaşan Üç Ülkücü Genç 1968 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisi Ruhi Kılıçkıran ile başlatılan ve bugün üç binlerle ifade edilen ülkücü şehitler kervanına 1970 yılı içinde üç isim ilave olmuştur: Süleyman Özmen, Yusuf İmamoğlu ve Dursun Önkuzu. Süleyman Özmen: Süleyman Özmen Ankara Ziraat Fakültesi öğrencisiydi. Günlerce muhasara
Reklam
1918 ..... Musul üç taraftan sarılarak işgal edilmiş ve asırlardan beri dalgalanmakta olan şanlı bayrağımIz direkten indirilerek yerine Salib işaretli İngiliz bayrağı çekilmişti. Dört küsur seneden beri devam eden ve beşeriyeti derin bir ıstıraba sokan Birinci Cihan Harbi sona ererken, Kudüs, Şam, Beyrut, Halep gibi bütün Suriye toprakları ve şehirleri de aynı Irak, Hicaz ve Yemen toprakları gibi müdâfaa edilmiş ve her şehir için binlerce Türk neferinin kanı dökülmüştü. Yalnız ileriyi gören ve o zaman Suriyede Yıldırım Ordusu Kumandanı olan Mustafa Kemal bizim gibi ordusunun bakiyesini esir vermemiş, mütârekeye kadar elindeki bir kısım kuvvetleri vaziyete göre yerinde kullanarak esaretten kurtarmış ve mühimce bir kuvveti anavatana kavusturmuştu.
Dürre radıyallâhu anhâ'ya hoş geldin diye diye ziyarete gelen Züreyk'li hanımlardan birisi ona: "Sen hakkında Tebbet suresi nazil olan şu Ebû Leheb'in kızı mısın? Hicretin sana ne faydası var? Bu hicretten senin sevap elde edeceğini kim bilebilir?" diye ileri geri konuşmuşlardı. Adeta onu kınayıcı biri tavır sergilemişlerdi. Dürre radıyallâhu anhâ şair ruhlu, ve hassas gönüllü bir hanımdı. Kendisine yapılan bu sitem ve tavırlara çok üzüldü. İki Cihan Güneşi efendimizin huzuruna gitti ve hanımlar arasında geçen hadiseyi anlattı. Kendisini rahatsız ettiklerini haber verdi. Fahr-i Kâinat sallallâhu Aleyhi ve Sellem Efendimiz ona yer gösterdi. Oturmasını söyledi. Onu teselli etmeye, üzüntüsünü gidermeye çalıştı. Rasûl-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Efendimiz o gün halkı mescitte toplayıp şöyle bir hitabede bulundu. - " Ey insanlar bazı kimseler, beni niçin soyum ve akrabalarımdan dolayı incitiyorlar. Haberiniz olsun kim benim soyumdan gelenleri ve akrabalarımı incitirse beni incitmiş olur. Kim beni incitirse Allah'ı incitmiş olur." buyurdu. Sonra sözlerine devamla: Dürre benim amcamın kızıdır. Onun hakkında hiç kimse hayırdan başka bir şey söylemesin! Diriler ölen yakınları yüzünden rahatsız edilmezler." dedi.
Sayfa 39
Güneşin zerre kadar kadrine noksân gelmez Eyleme nûr-ı cihân-tâbını huffaş inkar Bâkî (Yarasa, güneşin dünyayı aydınlatan nurunu inkâr eylese bile, onun kadrine zerre kadar noksan gelmez.)
Bir şâha kul oldum ki, cihân ana gedâdur Bir mâha tutuldum ki, yüzü şems-i duhâdır. Yani öyle bir padişahın kuluyum ki, bütün dünya onun dilencisidir. Öyle bir ay yüzlüye tutuldum ki, yüzü "şems-i duhâ"dır. Şems- duhâ'nın, yani kuşluk vaktinde çıkan pırıl pırıl güneşin pörsümez yüzü... O güneşin yörüngesine girene ölüm hiç kâr eder miydi?
Reklam
182 syf.
9/10 puan verdi
Kapıları açmak... Zehra ile köye yolculuk yapıyoruz kitabın ilk sayfalarında. Zehra Kemal tarafından köyden zorla kaçırılıp İstanbula götürülmüş. Cihan geride kalmış. Zehra her şeyi göze alarak köye geri dönüyor. Ve asıl zorluklar böyle başlıyor. Kitap ara ara geri donuslerle devam ediyor. Kısa ama etkili bir hikaye aslında. Ne varsa eskilerde var dedirtiyor insana. Mustafa Kutlu bizi yine bozkirlarda yolculuğa çıkarıyor. Ne olacaksa güzel olacak diyerek.... Cihan Zehranin tüm adımlarına rağmen ona evet diyemedi. Bir kere arkasında duramadı. Bu çok farklıydı... Alintilar= İnsanoğlu bir kapalı kutu. İçinde ne gizli köşeler, ne mahrem mekanlar var. Olmadı. Ne yapalım. Olan da kaderdir,olmayan da. Amenna. Zaman kimsenin gözünün yaşına bakmaz, hükmünü yürütür. Kaderde ne var ise başa o gelir. Dedikodunun da bir ömrü vardır değil mi ? Kara izler .. kara yazı .. kara günler ' Babalar kızlarını daha çok sever, ama belli etmez.
Kapıları Açmak
Kapıları AçmakMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20102,596 okunma
Temeli atılan anıt için yerel bir sanatçı, elinde Türk bayrağı tutan bir kol heykeli yapmıştı. Bir top güllesinin açtığı çukura düştüğü halde, topraktan yükselen elindeki bayrağı hâlâ bırakmayan bir askeri görmüş olan Mustafa Kemal’in bu figürü seçtiği anlatılır. Daha mantıklı bir açıklama ise, Dumlupınar anıtının, insan figürünün heykel sanatında
Sayfa 476Kitabı okudu
Cihân-ârâ cihân içindedir ârayı bilmezler O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler •Hayâlî Cihânı süsleyen Cenab-ı Hakk’ın (yüceliğine delalet edip ona ulaştıran) şu cihan içinde nice eserleri vardır ancak insanlar, onu aramayı bilmezler. Bu hâl, aynen denizde yaşayıp da denizin ne olduğunu bilmeyen balıklar gibidir.
Şehzade Mustafa nın idamından sonra ağlamaktan bitap düşen Sultan Süleyman ın yanına ilişen Rüştem paşa"Hünkarım bu kadar helak etmeyin kendinizi "der Cihan padişahı da bunun karşılığında "Konuş Rüstem konuş,ne devlet senin ne evlat senin "der
Sayfa 178
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.