Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçekte Nuri (Conker), Enver’in temsilcisi olarak 1912 Nisanında Seyyit Ahmet Şerif ile görüşmek üzere Cağbub vahasına gitmişti. Selanik’teki Salih’e (Bozok) yazdığı mektupta Nuri şöyle diyordu: Cabup mahall-i mübarekinde 3 yaşında kız çocukları bile sokağa çıkmazlar. Dişi olarak doğanlar doğduğu yerde büyüyor ve orda ölüyor. Bu buraya mahsus. Ordugâhlarda kadın erkek bir aradadır. Üç aydır dişiyi çarşaf üzerinden dahi gördüğümüz yok. Öyle bir riyazet ki kendimi Aynaroz’da sanıyorum. Buradan başka bir yere gitmek lazım gelse gideceğimiz yer mutlaka cennet olacaktır. Bu mektup birçok İttihat ve Terakki subayının yaklaşımının karakteristik özelliğini gösteriyordu. Arap giysilerinin içinde poz verirken, kendilerini romantik çöl savaşçıları gibi görüyorlardı. Yine de davranışları, yoksullukları ve genel olarak geri kalmışlıklarıyla kendilerini şaşırtan Araplara tepeden bakmaktan vazgeçmiyorlardı. Gerçi bu Araplar da Osmanlı sayılırlardı, din kardeşiydiler ama en azından dostlar arasında da şaka konusuydular.
Sayfa 137Kitabı okudu
Askerlik, islerin cekip cevirilmesi sanati degil, insanlarin yonlendirilmesi ve yonetilmesi sanatidir.
Sayfa 58
Reklam
Barista ve seferde ya da benzer durumlara denk geldimizde kendimizi onlardan daha ustun tutar ve one cikarirsak emin olmaliyiz ki, erlerimizin kalplerini kazanamayiz
Sayfa 65
O halde asker olanlar bilmelidir ki askerlikte yorulmak yoktur. Asker yorulacak, ancak yorgunlugunu gostermeyecek, zorluklarin hep ustesinden gelmeye alisacaktir. Bunun da birinci kosulu askerin basinda on bes yirmi kilometre uzakliktan sonra kamburunu cikarmadan yuruyecek bir subayin varligidir. Askeri beden guclerini yoracak gorevlerden sonra fazla miktarda dermansizlik gostermek gibi istenmeyen hallerden kurtarmak icin siki bir disiplinle birkac kez "Mars Mars!" komutu verilir.
Sayfa 53
Yanasik duzende talim, askerin ikinci dogasi olarak kabul etmesi gereken ic disiplin ve siki baglarin kurulmasi icin asil arac hukmundedir.
Sayfa 40
Atatürk'te Balkan Savaşı'nın acıları çok derin ve büyüktür. Doğduğu, büyüdüğü vatanı Selanik'in düşmana hibe edildiğini Afrika'da iken haber aldığı vakit ne kadar elemli günler geçirdiğini burada hatırlıyor. Sonra yine Nuri Conker'in kitabına dönerek söyleşisinde diyor ki: Ne garip halet-i ruhiyedir... Dertli insanlar muhatabının derdini dinlemekten ziyade, kendi cerihalarını [yaralarını] açmaktan zevk alıyor. Ben de, Nuri, adeta seni dinlemekte olduğumu unutarak ne derin yaraları karıştırmaya başladım. Fakat merak etme, işte, kitabını bıraktığım noktadan takibe devam ediyorum."
Sayfa 418Kitabı okudu
Reklam
Bir akşam sofrasındaki arkadaşlarına makam dağıtırken Nuri (Conker)e: -Seni de başvekil yapacağım,der. -O birader,beni başvekil yapmak için sen ne olacaksın? -Bir adamı başvekil yapabilecek adam!
‘’Bana insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir.’’ Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Sayfa 151Kitabı okudu
11.1.1937'de vefat eden Nuri Conker için Atatürk bana hitaben Cenevre'ye 16.1.1937 'de yazdığı mektupta aynen söyle demektedir. " Hatay üzüntüsüne Conker'in ölüm acısı karıştı; bu acının açtığı yaranın derinliğini tahmin edersin."
618 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.