296 syf.
10/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Uzun zaman oldu ama özlemişim dört gözle bekliyordum çıkmayacak zannetmiştim, beklediğime değdi. Ejderha ve Yıldız ara kitap öncelikle. Daren ve Nova'nın diyardan ayrıldıktan sonra dünyada birlikte geçirdikleri zamanı anlatıyor. Yazar hem bize hem de karakterlere mola vermiş. Ayrıca olayları unutanlar için de iyi olacağını düşünüyorum. Bu kitapla Daren'ı daha iyi tanımaya başladım. Nova ve Daren ikisi çok güzeller ya, klasik bir okuyucu olarak hep ikisi olsun istedim benim için muhteşem oldu. Tabi devam kitapta birlikte olacaklar mı bilmiyorum ama. Ayrıca yazarın dili iyice oturmuş ilk iki kitapta yaşadığım cümle ve anlam kayıplarını yaşamadım belki de yayınevi değiştiği için de olabilir. Kapak tasarımı harika olmuş, bakıp bakıp okudum. Seriyi beğenenler için bu kitap hayal kırıklığı olmayacak bence. Şimdi Deliler ve Cellatlar'ı okuyalım bakalım.
Ejderha ve Yıldız
Ejderha ve YıldızN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 2024435 okunma
Zamanın genç hali, kendini o vakit beğenmediği ama kağşayınca eski hallerine ve eski bitirdiklerine bakıp da “bir vakit ben böyle miydim,” dediği, etrafın da vakit o vakit ilken yani güneş tepede sular berrak ve o henüz o iken sesini düğümleyip oturanın da şimdi dönüp “evet o güzeller güzeli sendin, nasıl güzeldin bir bilsen,” dediği, dönüp de “niye vaktinde bildirmedin peki?” denilemeyen zamandan, çağın gizli, tanıkların suspus olduğu zamandan, yeni yaşanan zamandan, meçhulden, yani geçen zamandan elimize dört beş kitap, etnografya müzesinde kemik kalıntıları…. hâlâ arkamızdan kalan geçmişin ıslığı kaldı.
Sayfa 16
Reklam
388 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #DiyarınKıyametiFilinGazabı #OktayVolkanAlkaya #KanonYayınları #TarihiRoman #388Sayfa #Kitabaaşıkokumayasevdalı Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Kanon Yayınları'ndan çıkan, Oktay Volkan Alkaya'ya ait "DİYARIN KIYAMETİ FİLİN GAZABI" isimli tarihi romanla geldim. Yazarımızın yayınlanmış dört romanı daha
Diyarın Kıyameti : Filin Gazabı
Diyarın Kıyameti : Filin GazabıOktay Volkan Alkaya · Kanon Kitap · 202424 okunma
Efsaneye göre Cihangir Hanlığının genç Prensi Salim Şah, bir gün raksını görüp hayran kaldığı Anarkali isimli genç ve güzel rakkaseye âşık olur. Zaman geçer ve Prens Salim Şah gönlünü çelen bu güzel rakkase ile evlenmek ister ancak ülkesinin kuralları buna izin vermez. Bir prensin halktan bir kızla evlenmesi, hele ki bir rakkase ile evlenmesi
208 syf.
·
Puan vermedi
Çaresizlik tam olarak nedir sizce? Var olan imkanlara rağmen kullanamamak mı yoksa ufacık bir ihtimalde dahi imkanının olmaması durumu mudur tam olarak? Hiçbir koşulda kendinizi ait hissetmediğiniz bir hayata mecbur bırakılsanız haliniz tam olarak nasıl olurdu hiç düşündünüz mü? Muhtemelen çoğunuzun cevabı böyle bir durumun oluşmasına asla izin vermem veya bulunduğum ortamı terk ederim olacaktır, gelin görün ki durum hiç öyle bahsedildiği kadar kolay değil. Zaten işler insan dünyasında ne zaman kolay ve anlaşılır oldu ki o da ayrı bir detay, neyse bu başlık başka bir zamanın konusu olsun. Fedakarlık yapmak, ödün vermek veya hiç istemediğin bir kişiliğe bürünmek; sırf dahil olmak, ait hissetmek ya da birilerini mutlu etmek için. Kulağa nasıl da korkunç geliyor. Sebep ne olursa olsun eminim hepimiz en azından bir kere olsun bu hissi yaşamıştır. Güzeller güzeli Suzanne’nin durumu da bundan çok farklı değildir. Mahkum olmuş, esir alınmış, maruz kalmanın sancısıyla yıllarını geçirmiş dört duvar arasında yaşatılan eziyetler de neyin cabası bilinmez tabii. Şu an karşımızdaki eser bir mutsuzluklar kitabıdır aslında. Kilise camiasına koca bir saldırı niteliğinde olan eserde; aslında dini öğretiler ışığında nasıl karanlık gerçekler yer aldığını da gösteriyor bizlere. Henüz yazarın kalemi ile tanışmadıysanız; klasikler arasında yer Rahibe’ye kesinlikle okuyun (!)
Rahibe
RahibeDenis Diderot · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019796 okunma
Dertlerin büyüğü...
Yirmi yaşında iken on dört yaşında yeryüzünde bir melekle evlenmişti ve sanki bir rüya görmüştü. Bir sene sonra o melek beşikte bebek bırakıp uçmuş, gitmişti. Sebati Efendi cünun sahrasına birkaç kere gidip dönmüştü. Meleğin yadigârı bebek kızdı, billursan bir gül goncasıydı. Sebati Efendi adını "Nazike" koydu ve haftalar, aylar, yıllar boyunca elleri mi, ayakları mı, saçı mı, kaşı mı, gözü mü, hali mi, edası mı, yüzündeki gamzesi, yanağındaki beni mi,neresi anasına benzeyecek diye bekledi. Nazike anasına benzemedi ama bir başka melek oldu. Sebati Efendi'yi de bu sefer bir başka dert sardı: Güzeller güzeli kızını kocaya vermek.
Sayfa 87 - Doğan Kitap
Reklam
647 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.