Doğanın gizemini çözmek gibiydi itilmiş kenar mahallelerde, yıkılmış, çatısı çarpık evlerde büyüyen çocukların zihinlerinde gezinmek. Kimisi 10 yaşına geldiğinde karnı zil çaldığı için annesinin pişirdiği yemeği beklemeden dolaptaki ucuz abur cuburlara saldırdı. Yemeğin pişmesini bekleyemediği için annesinden terlikle dayak yedi. Kimisi okulda
Kur'an' ın Türkçelestirilmesinden, yani anlaşılmasından rahatsız olup bunu “dinsizlik” diye adlandıranların, ezanın Türkçeleştirilmesini de aynı şekilde “dinsizlik ” diye adlandırmalarına şaşmamak gerekir. Onlara göre Arapça “Allah” sözcüğünün yerine Türkçe “Tanrı” sözcüğünü kullanmak bile dinsizliktir! Oysaki, bilindiği gibi “Yaradan”ın en eski adlarından biri Türkçe “Tanrı” sözcüğüdür. Orta Asya’da MS 8. yüzyılda “Tengri” diye kullanılan bu sözcük, MÖ 4000’lerde Sümerlerde “Dingir” olarak kullanılmıştır. Yani Türkçe “Dingir/Tengri/ Tanrı” sözcüğü, etimolojik olarak Arapça “Allah” sözcüğünden daha eski bir sözcüktür. Ayrıca Türklerin Yaradan’ a kendi dillerinde seslenmelerinden daha doğal ne olabilir? Bunun dinsizlikle ne alakası vardır? Yoksa bizim dinciler, Allah’ın Türkçe bilmediğini mi sanmaktadır? Ayrıca Atatürk’ten önce geçmişte de “Allah” için Türkçe “Tanrı”, hatta “Çalab” adları kullanılmıştır. Örneğin Yunus Emre, Molla Feneri, Süleyman Çelebi zaman zaman Arapça “Allah” yerine Türkçe “Tanrı” ve “Çalab” adlarını kullanmıştır.
Memed, dingin:
"Bundan sonra insan öldürmeyeceğim."
Süleyman, yakasını bırakmadan:
"Eğer bir Abdi Ağa'ya daha rastlarsan, onu da öldürmezsen gene iki elim yakanda olsun. Yüz tane Abdi Ağa görürsen, yüzünü de öldür..."
Ben o şiiri 10 yıl boyunca yayımlayamadım. Korktum.
Son dönemin en önemli şairlerinden olduğunu düşündüğüm Şükrü Erbaş'tan biraz bahsedelim. :')
7 Eylül 1953 tarihinde, Yozgat'ta dünyaya gelmiştir. İlk şiiri 1978'de Varlık dergisinde yayımlanmıştır. Şiirlerinin yanında denemeler ve antolojiler de yazmıştır. Aldığı ödüller şunlardır:
1987 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü
1996
Kendinizi farklı bir kültür ve inanış içinde yaşarken bulabileceğiz Stefan Zweig'in; "Gömülü Şamdan" adlı eseriyle geldim. Yazarımızın diğer kitaplarına oranla işleyiş, anlatış bakımından ve tabi ele aldığı konu bakımından daha farklı olan bir eserdi. "Gömülü Şamdan" genel bir Zweig kitabından çok farklıydı. Karakterlerin