Ebem kuşağı, sana “rüya” diyen haklıdır Yüreğinde biriken deniz ürkek ve kuru Ebedî aşk hangi mum alevinde saklıdır Kim taşır senden kalan bu çaresiz kamburu
Ey bağrı demir kuşaklı, güçlü gövde! Ey püskürtüsü ebem kuşağı gibi göklere yükselen yüce soluk! Boşuna o gövdenin savaşması!
Reklam
Suskunum çünkü kaval çalmıyor, çoban ölü Suskunum en onulmaz yarasında bu şehrin O kim bilir nerede yine mahmur ve mağrur Ebem kuşağı şimdi gözlerine gömülü
Lazları Lacan kılıçları kuşan, ebem kuşağı sar, ebediyete yürü bu arada ben medeniyet sıramda bekleyeceğim..
BAHARGÂH Bilen var mı suyunu ne zaman içtiğini Gergef olsam alır mı ellerine bir akşam Şehir şehir dolaşıp anlatsam saçlarından yıldızlara dokunan kuşların geçtiğini Suskunum çünkü kaval çalmıyor, çoban ölü suskunum en onulmaz yarasında bu şehrin O kim bilir nerede yine mahmur ve mağrur Ebem kuşağı şimdi gözlerine gömülü Düşme artık ey rüya o isyankâr seraba Sessizliği titretir gündüzünde bu şiir Belki renkler dirilir taşın kalbinde o gün İnci çiçeği olur dünyada Bâd-ı Saba..
Alaimisema
İlkbahar yağmurunda mı? Yoksa yaz yağmurlarında mı? Ya da sonbahar yağmurlarında mı? Yoksa hiçbirinde mi? Süzülmeyecek misin gökyüzünden Renklerin hayat vermeyecek mi ? Şu kötülükten kararmış dünyaya Umut vermeyecek misin altında el ele koşmak için can atan sevdalara Temizlemeyecek misin kötü nazarları Kurumuş gönüllerde çiçek yesertmeyecek misin? Aşkını senle tarif edenlere vermeyecek misin bu fırsatı Alâimisemâ veyahut ebem kuşağı veyahut kavs-i kuzah veyahut kavs-i kudret Kim ne derse desin sana Sen yine de gel Yeşert umutları Renk ver gökyüzüne...
Reklam
87 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.