"Duş lifini bırakıp boş ellerini kalçasına götürdü. Dudaklarını yaladı:
- Ee, yanıma gelmeyi düşünmüyor musun?
Gülümsedim.
- Sadece bir dakikalığına seni izlemenin tadını çıkarıyorum. Bu anı aklıma kazımak istiyorum.
- Ah, ne kadar da tatlı, dedi ama sesindeki alaycı ton çok belirgindi. - Azgın bir kadını bekletmemen gerektiğini bilmiyor
Duş lifini bırakıp boş ellerini kalçasına götürdü. Du- daklarını yaladı. "Ee? Yanıma gelmeyi düşünmüyor mu- sun?"
Gülümsedim. "Sadece bir dakikalığına seni izleme- nin tadını çıkarıyorum, bebeğim. Bu anı aklıma kazımak istiyorum."
"Ah, ne kadar da tatlı." dedi ama sesindeki alaycı ton çok belirgindi. "Azgın bir
İçimdeki Kenan Ülkesi kitabının yorumu ile geldim
Mayıs ayının sonuna gelirken sıradaki kitabım 2024 yılı basımlı 261 sayfalık tasavvuf, kişisel gelişim, aşk temalı maneviyatı yüksek bir kitap.
( ၴႅၴHazır mısın? Dinle, o hâlde!. Sır arama, sır sensin... Hem yolcusun hem yol! Bu meşakkatli yolda son durak
Bu vasiyeti yazmak nerden aklıma geldi bilmiyorum. Muhammed Dürre'nin okul yolunda terör devleti israil askerleri tarafından haince öldürülmesinden sonra, korkup okuldan almıştı annem beni, o günden beri hiç birşey yazmadım. Oysa okula gitmeyi, okuyup pilot olmayı o kadar çok istiyordumki! .. Okulu bıraktıktan ve göğümüzü annemin 'duman
Girmeyi en çok sevdiğimiz denizi gösteriyorsun bana.Özlemimizi,gülme krizlerimizi,kumrularımızı,yuvamızı onun kıyısına bırakıyoruz.Bakışlarımız bir dalgaya takılıyor.Oradan ötekine.Oradan bir başkasına.
Seni çok bekledim diyorsun bana ...
Ben tuhaf bir adamım Lele.
Üşüdüğün vakit rüzgara kızarım, ağladığın vakit hayata.
Hastalandığın vakit boşluğa kızarım, iyileştiğin vakit hastalığa.
En çok da kendime kızarım Lele, belki de bu bu yüzden tuhaf bir adamım.
İyiler hep hasta, iyiler yorgun, iyiler mutsuz.
Gamsızlar sağlam, arsızlar sefada ama ruhsuz.
Hep kötülerin gemisi yürür bu
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI)
Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik.
Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Dalların tanrıya kırıldığı! sedir ağaçlarının gölgesinde bekledim gülüşünü
Kabil öldürmeseydi Habili ne dal kırılırdı ne gülüşün olurdu
Ve yağmur suları yıkamazdı gözelerimden damlayan şebnemleri
Fırtınalı mevsimlerde bahçemde oturup ağlamayı özledim
Ve en çok fırtınalı mevsimlerimde kırdım içimdeki sedir dallarını
Tanrı insana en çok hüzün istedi, ve insan en çok hüznü sevdi.
Bir ben hariç
Ben; kırılan dalları, çiy kokularını ve günahlarımı sevdim.
İmanlı günahlarım oldu benim hepsini tanrıya ve sana adadım.
Ben; gülüşünü, kırılan dalları, çiy kokularını ve seni sevdim.
ŞAHİN BUZACIK
Herkese Merhaba,
Yazarımızı ‘’Gothikana”kitabından tanıyorum. Gothikana’yı beğenenlerdenim ben ve yazarı takibe almıştım, bu serisinde cok beğenilen bir seri olduğunu hemen öğrendim ve heyecanla çıkmasını bekledim. Hayal kırıklığına uğramadım, beğendim sadece biraz şaşkınım ,ben çok farklı bir şey beklıyordum, karşıma beklemediğim bir konu geldi.
Bazen bir cümle, bir dize umut oluyor insana. Duymak istiyor, sebebi her ne ise, bizi ilgilendirmiyor. Sadece duymak. Nedim Gürsel, "Açıkta demirlemiş birkaç gemi, alabildiğine mavilik. Alabildiğine sevinç ve mutluluk, acı hayatlarımıza, ayrılığımıza inat..." der. Alabildiğine mavilik alabildiğine güzellik sevgili okur. Her şeye rağmen!