Ara Güler
Ara Güler diyor ki: "Ne adamlar var. Bana soruyorlar, sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin? diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir? Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? Roman daktiloyla mı yazılır? Arkadaş fotoğraf kalple çekilir. Ben Singer dikiş makinesiyle de fotoğraf çekerim. Şunlara bak! Alıyorlar Canon'u, Nikon'u ellerine, yola düşüyorlar. Bir köylü gördün, dur! İki şip şak, tamam. Koyun sürüsü mü gördün? İki şip şak, tamam. Ben bir çobanın resmini çekeceksem onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım... Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim..." Bir kaç kelime karalamakla edebiyat yaptığını zannedenler için bu sözler bir şey ifade eder mi acaba?
#aragüler
“Ne adamlar var! Bana soruyorlar; 'Sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir? Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? Roman daktiloyla mı yazılır? Şimdi alıyorlar ellerine makinayı, yola düşüyorlar. Bir köylü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Koyun sürüsü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Çadır mı gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım… Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim." Ara Güler Saygıyla büyük usta.... #aragüler
Reklam
“… Ne adamlar var. Bana soruyorlar “sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?” diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir? Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? Roman daktiloyla mı yazılır? Arkadaş fotoğraf kalple çekilir. Ben Singer dikiş makinesiyle de fotoğraf çekerim. Şunlara bak! Alıyorlar Canon’u, Nikon’u ellerine, yola düşüyorlar. Bir köylü gördün, dur! İki şip şak, tamam. Koyun sürüsü mü gördün? İki şip şak, tamam. Ben bir çobanın resmini çekeceksem onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım… Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim …” (Ara Güler)
538 syf.
·
Puan vermedi
Yorgun Savaşçı, salt tarihi bir roman değildir. Kemal Tahir’in resmi ideolojiyle, tarihi ezberlerle ve ya tamamen övgü ya da tamamen yergiye varan yargılamalardan sıyrılarak objektif olmaya çalışarak gerçekleştirdiği bir hesaplaşmadır. Bilenler hemen hatırlayacaklardır; Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan’ın başrolünde oynadıklar Sıcak Saatler isimli
Yorgun Savaşçı
Yorgun SavaşçıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20223,221 okunma
"Gözlerimin hizasına asılmış fotoğrafın altında böyle yazıyordu: Gazi dinleniyor...Ama dinlenmiyordu.Atatürk'ün yüzlerce fotoğrafını görmüştüm. Bu fotoğrafta dinlenen bir adam yoktu.Böyle bir adam görmüyordum.Ben bu fotoğrafta, bizden bıktığı için gözlerini kapatan birini görüyordum.Hepimizden herşeyden bıktığı için, bize bakmaktan vazgeçmiş birini görüyordum. kurtarmak istediği insanların gerçekte bir sahtekarlar sürüsü olduğunu, onca çabasının hiçbir şeye değmeyeceğini düşünen bir adam görüyordum. Herşeyi bırakmak herşeyden vazgeçmek, herşeyi ...tir etmek isteyen bir adam. Hiç farketmez, diye düşünen bir adam. Ölerek donmayı ya da donarak ölmeyi bekleyen bir adam. Bu yüzden kapalıydı gözleri. Üşüdüğünden değil, duymamak için örtmüştü kulaklarını."
                                         TİK TAK Bir saatin tik tak sesleri değil bunlar…                                                              Tik tak… tik tak Bir “imdat!” çığlığı yükseliyor köşede. Bir tane daha… sonra biri: “sanki tek kişisin, yeter bağırdığın” diye geçirdi
Reklam
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.