Bugün belki de aylar sonra ilk defa boğazımdan sıcak bir çorba geçti. Buğday çorbası. Annem ne çok sever, eve geldiğim günlerde benim için ne hevesle yapardı. Ve bugün ilk defa boğazımdaki yumru kayboldu; tekrar yaşıyor gibi, hiçbir şey değişmemiş gibi oturdum, çorbayı içtim.
Annem öldü. Beraberinde benim de koca bir parçam yitti. Acı baklayı
Hayatı yansıtan, birilerinin iç sesini kelimeler ile anlatan , yaşanmışlıklar ile dolu bu eserde okurken birçok duyguyu bulacağınızı eminim . Sevgiyi , aşkı , kavuşamayanları , yürekte taşınan ve yanında olanları en önemlisi de umutların yeşermesine şahit olacaksınız .
Sema hocam'ın kalemini seviyorum. Her eserine oldukça emek verip ve
"Ben aşk çocuğu değilim senin gibi",
"Ben sadık Orhanın kızı da değilim. Beni olduğum gibi sen kabullenir mıydın".
"Bırak beni sevsin, yeter ki sevsin, kızı olarak bilmesede olur, sevsin yeter. Bırak, yüzüme umutla bakabilsin. Bırak, Nil bir yerde öldü yada mutlu sansın, hangisi ona huzur veriyorsa buna inansın. Bırak,
"Ya seni bir gün hatırlarsa",
"İnkar ediceğim."
"Bu kötülük."
"Bu ikimiz için de iyilik."
"Çünkü bir annenin kızına karşı nefretiyle yüzleştim, bu şekilde yaşanmaz."
"Tuhaf, değil mi? En beklenmedik şeyleri hiç aramazken bulabiliyoruz."
Kitabın son sayfalarından alıntıladığım bu cümle bütün kitabı anlatmak için yeterli olurdu bence ama bu kitap hakkında konuşmamız gereken şeyler var. Uzun zamandır böyle tatlı bir roman okumamıştım galiba. Bana sanki bir Nil Karaibrahimgil şarkısı dinliyormuşum gibi