Her savaşı kazanıyorum. Ama her kazanmanın bedeli unutulup gidiyor.
“İnsanlar kendilerine acıdıkları ölçüde başkalarına acırlar. Mutsuzluk ya da çirkinlik, bakmaya dayanamayacakları aynalardır. Bense kendime en ufak bir acıma duymuş değilim. Savaş çıkarsa göreceksiniz. Açlığa, acıya gık demeden nasıl sizden daha iyi katlandığımı. Aşağılamalara da. Sanır mısın ki, yolumun üzerindeki Truvalı kadınların neler söylediklerini duymuyorum! Orospu gibi görüyorlar beni. Ve sabahları gözlerimin bulanık olduğunu söylüyorlar. Doğru ya da yanlış. Umurumda değil, öylesine umurumda değil ki!”
Reklam
Hep sürüngen, hep kirli ve hep sefil insanlık… Bazen öyle oluyor ki, onlara acımak aklıma bile gelmiyor.
Bana özgü bir soluma, bir sevip kucaklama biçimidir bu.
Ama onunla yönlenmişim, onunla mıknatıslanmışım. Mıknatıslanma da bir sevgidir, gönülsüz birliktelik gibi…
İtiraf edeyim ki, ben öyle kişioğlunun yazgısı üzerinde düşünmekle geçirmem gecelerimi, ama bana öyle gelmiştir ki, insanlar ikiye ayrılıyor: Yaşamın eti kanı olanlar, bir de yaşamın düzeni, işleyişi olanlar. Birinciler, güler, ağlar ve salgılar. Ötekilerin duruşları, davranışları, bakışları vardır. Bunları bir tek varlıkta toplamak isterseniz, olmaz…
Reklam
120 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.