Sonuç, tekdüze bir toplumdur. Bizler de, kadınlı erkekli, cinsel rollerimizi harfi harfine belirlenmiş giysiler gibi kuşanırız. Gerek kendi rolümüzü gerek başkalarının rolleri- ni ezbere biliyoruz. Ne yapacağımızı ve ne beklediğimizi biliyoruz.
İnsanlar değişmek zorunda. Pislenirlerse banyoya götürürsün onları, güzelce yıkarsın, temiz giysiler giydirirsin, iyileşirler. Peki ama ruhlarını nasıl temizleyeceksin? İşte önemli olan bu.
Sayfa 70 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Yüzlerce, binlerce yıl ötelerden getirilen, yırtıldıkça yamanan, dar geldikçe genişletilen giysiler, Tanrının yeni terzileri eliyle biçimlendirilip ve yamanıp Müslüman cemaate yeniden giydirilecek. Politikacılarla el ele verilerek
Yaşam biçimimizin değişmesi halinde, ekonomimizin basma gelebilecekler konusunda sanayi kesiminin duyduğu kaygılar, ünlü bir bankerin şu kısa sözlerinde dile gelmektedir: (Bu durumda) Giysiler, kullanılmak için, kullanılabilirliği ölçüsünde satın alınır; yiyecek, besleyici değeri ve ekonomik olusuna göre alınır; otomobiller, temel parçalardan oluşur ve yaşam süreleri olan 10, 15 yıl tek bir kişi tarafından kullanılır; evler koruma amacıyla yapılır ve korunur, biçimsel kaygılar ve çevre önem taşımaz. Peki, yeni modeller, yeni biçimler, yeni fikirler sayesinde ayakta duran bir pazar ne hale gelir?
İlkellik mıknatıs gibidir. Dev bir mıknatıs. Biz istemesek de, vücudumuzdaki demir ona doğru gider. Beynimize işlenmiş bir ilkel insan dövmesiyle doğarız. Yemek, uyumak, bağırsaklarımızdakileri çıkarmak dışında yaptığımız her şey fazladandır. Üremek dahil. Geriye kalan her şey uydurulmuştur. Dünya uydurulmuştur! Caddeler, evler, giysiler… Her şey! O üç eylem dışındaki her şey! Aşk, siyaset, tıp, savaş. Bunların hepsi insanoğlunun boynuna astığı aksesuarlarıdır. Teker teker hepsinden kurtulunur ve üç ana eyleme dönülürse insanlık kendini hatırlayacaktır. Bunların yerine getirilebildiği dev bir yatakhane olmalıydı dünya…
Giysiler
“Birgün Güzellik ve Çirkinlik bir deniz kıyısında karşı­ laştılar. Ve dediler, "Haydi, denize girelim." Ve giysilerini çıkartıp sularda yüzdüler. Ve bir süre sonra, Çirkinlik kıyıya dönüp Güzelliğin giysilerine bü­ ründü ve yoluna gitti. Ve Güzellik de denizden çıktı; ve kendi giysilerini bu­ lamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu; çaresiz Çir­ kinliğin giysilerine büründü. Ve yoluna devam etti Güzel­ lik. O gün bugündür erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden Güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine Çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, giysi onu gözlerinden gizleyemez.”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.