Türkler!
Türkler hiçbir zaman korkaklık gösterdikleri için askerden kaçmazlar,aksine muharebe olduğu zaman Kuran daki ''Cennet kılıçların gölgesindedir''sözünü hatırlayarak aslanlar gibi dövüşürler
Sayfa 107 - Bir alman subay güzündenKitabı okudu
Atatürk
Türkiye nin daha sonra Mustafa Kemal önderliğinde bu kadar hızlı ve önemli bir yükseliş yaşaması,bu yüzden benim için hiç şaşırtıcı değildir.
Reklam
GECE YARISI YOLCULARI | 8
Evden tabi ki çıkmayacaktı. O odaya girecekti. Neler olup olmadığını odaya girince anlayabilirdi. Öğlen olmak üzereydi. Hem elleri, hem de kalbi titriyordu. Eli kapının kolundayken ensesinde bir nefes hissetti. "Sana beni beklemeni söylememiş miydim?" Gökhan kısık sesle ve sinirli bir tonda kurmuştu bu cümleyi. Candan, elini kapı
Hızır birden irkildi. "Rüyamı mı dersiniz?" diye sordu merakla. "Allah isterse bildirir, isterse seyrettirir, isterse gösterir. Hikmetinden sual olmaz. Hz. Süleyman sırrın pek çoğuna vakıftı ve bu yüzden ona hükümranlık nasip oldu. O büyük bir peygamberdi. Onlar kabul etmeseler de. Rüzgâra hükmederdi. Sen de rüzgâra hükmedeceksin. Suya yazıp attığında düşmanların önünde diz çökecekler. İlk karşılaştığımızda rüyanda görmüştün, unutma. Hani gür sesinle erlerine emredip 'Ey iman edenler, Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik, ayetini birer kâğıda yazdırıp geminin iki yanından denize bırakmıştın. Rüzgâr birden dizginleri çekilmiş bir küheylan gibi durulmuştu. Rüzgâr silahın olacak. Hz. Süleyman gibi sende sırra vakıf olacaksın. Az sabır.
Sayfa 162Kitabı okudu
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kavak ağaçlarıyla haşır neşir oluşu köylerindeki ilkokula sürgün gelen Metin adında İstanbullu bir felsefe öğretmeninin gelmesiyle başlamıştı, Metin hoca ders anlatırken ara sıra köy ilkokulunun penceresinden dışarıyı izler, uzun uzun derin düşüncelere dalardı. Pencerenin kadrajında duran kavaklı derede boy boy gökyüzüne uzanan ve ahenkle dans eden kavak ağaçlarını izleyip dururdu. O kavak ağaçları bu sürgün öğretmene, sürgün yaşamında geride bıraktıklarına duyduğu özlemin, ardında bırakmak zorunda olduğu yarım kalan yaşamına sitemin, yüreğinde dinmeyen bir iç sızıya yönelik bir iç çekişin şiirini yazdırmıştı. Metin öğretmen kavaklara bakarak yazdığı bu şiirini tamamladığında, nasıl olmuş diye birde başkasının sesinden duymak istemişti, küçük yaşına rağmen sırtına acılar giyinmiş, tok ve gür sesli Devrim’i kara tahtaya kaldırıp yazdığı kavaklar şiirini ona okutmuştu.
Kavak Ağacı
Kavak AğacıVeli Reçber · İkinci Adam Yayınları · 20230 okunma
Moskova'da öğrenciyken, "malûm kadınlar"dan biriyle, anlarsın ya, komşuluk etmek zorunda kalmıştım. Tereza adında bir Polonyalıydı. İri-yarı, kömür küfesinden çıkmış gibi kara bir kadındı. Birbirine bitişik kaşları, baltayla yontulmuşcasına kaba-saba bir suratı vardı. Karanlık gözlerinin hayvanca parıltısından, kalın ve gür
Reklam
429 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.