İnandıramaz aynam yaşlandığıma beni, Değil mi ki doğdunuz aynı gün gençlikle sen; Ama örtünce vaktin kırışıkları seni Medet umarım ömrüm bitsin diye ecelden Varlığına o eşsiz güzelliği giysen de Gönlümün urbasından başka şey giyemezsin. Yüreğim sende çarpar, yüreğin çarpar bende: Demek ki bana göre yaşlısın diyemezsin. Onun için, sevgilim, kendine bakman gerek, Nasıl ki ben bir hiçim bakmak dururken sana, Yüreğin bende diye üstüne titreyerek Olmuşum yavrusunu esirgeyen bir ana. Gönlüne bel bağlama gönlümü yok edersen. Geri almak yok diye onu verdin bana sen. William Shakespeare [1564 – 1616] Çeviri: Talat Sait Halman [1931 – 2014] sone 22
Kimi soyla övünür, kimi hünerleriyle, Kimininki zenginlik, kimininki sert pazı, Kiminde giyim kuşam, korkunç rüküşse bile, Kiminde safkan atlar, kiminde şahin, tazı; Her merakın kendine göre bir büyüsü var, Hoşlananlar çıkarmaz onu gönüllerinden; Ama beni doyurmaz bölük pörçük meraklar, Benim bir sevgim var ki üstündür her birinden. Soylu doğmak nedir ki, seni sevmek elverir, Parlak urbalardan hoş, servetten daha zengin, Bana şahinden, attan daha fazla zevk verir; Bende bütün övünçler, benim oldukça sevgin. Derdim şu ki hepsini bir gün alır kaçarsın, Yoksun kalan gönlüme sonsuz dertler saçarsın. W.Shakespeare -Soneler- Çeviri: Talât Sait Halman
Reklam
Kendini çalmak için yap elinden geleni, Yine de sen benimsin sonuna kadar ömrün; Hayatım sürer ancak gönlüm sevdikçe seni, Yaşamak sona erer bu sevgi bittiği gün. Artık korkutmaz beni en korkunç acı bile, Çünkü daha ilk acı benim ölümüm olur; Senin keyfine kalsam ne dert biter ne çile, Öysa şimdi varlığım işkenceden kurtulur; Artık acı duyamam cayarsın diye belki, Çünkü sen cayar caymaz bitmiş demektir ömrüm; Bahtın bana verdiği fırsat öyle güzel ki Nasıl mutlu sevdimse öyle mutlu ölürüm. Karanlıktan korkmamak gibi mutluluk var mı? Sen sırt çevirsen bile bunu ruhum duyar mı? W.Shakespeare -Soneler- Çeviri: Talât Sait Halman
Yola koyuldum ama ilerlemek ne de zor; Şu yorucu yol var ya ben sonuna vararak Rahata kavuşmayı umarken şöyle diyor: “Sen ne kadar gidersen dostun o kadar ırak.” Beni götüren hayvan üzüntümün yorgunu Güçbelâ yürür benim dert yükümü taşırken; Zavallı, bir sezgiyle öğrenmiş sanki şunu: Binicisi hız sevmez senden uzaklaşırken. Kanlı mahmuzum bile onu öne süremez Sağrısını öfkeyle bazen dürtükleyince; Yalnız inilder de başka yanıt veremez O derisini deşen mahmuzdan keskin bence. çünkü o inleyişten şu doğuyor kafamda: benim derdim önümde sevincimse arkamda. William Shakespeare -Soneler- Çeviri: Talât Sait Halman
Yıldızlardan derlemem vardığım yargıları, Oysa müneccimliği enikonu bilirim; Ama anlatmam iyi ve kötü yazgıları: Ne afet ve kıtlıklar, ne altüst olan mevsim. Anlara fal bakamam, geleceği göstermem; Söylemem kime şimşek, yağmur ve rüzgâr kısmet, Tahta geçeceklere ikbal müjdesi vermem Gökkubbede bulsam da türlü türlü alâmet. Senin gözlerindedir bildiğim her ne varsa, O değişmez yıldızlar kaynağıdır sanatın, Birlikte yaşar gerçek ve güzellik yaşarsa; Sen sürdür varlığını, sürüp gitsin kaç batın. Yoksa, senin gelince sonun – bu falcı bilir – Gerçekle güzelliğin kıyamet günü gelir. William Shakespeare -Soneler- Çeviri: Talât Sait Halman
DELİ HALİT PAŞA DESTANI
Namusluyla namussuz Paltosu bir batman gelirmiş Deli Halit Paşa’nın Katlayıp attığında adam da devirirmiş. Paltosu tılsımlıymış söylence olmuş. Kurşunlar girer de çıkamazlarmış Şamanca bir gösteri olarak silkince paltosunu Onlarca yenik kurşun yerlere saçılırmış. Deli Halit Paşa’da çifte tabanca “Namuslu” dediği sağa takılı Düşmana
Reklam
245 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.