Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Tıpkı modern fizikte e'nin hep mc2'ye eşit olması gibi "Acı arzudan doğar" her zaman ve her yerde geçerlidir."
İçeriği önceden belirlenmiş hazır bir bilinçle doğmayız.Hayatın akışında insanları incitir ve inciniriz;biz şefkat gösterdikçe karşımızdakiler de bize aynı sevgiyi gösterir ve şefkat duyarlar.Eğer dikkatimizi verirsek ahlaki hassasiyetlerimiz gelişir ve bu deneyimler neyin iyi ve doğru olduğuna karar vermemizi sağlar,aslında gerçekte kim olduğumuza dair gerekli etik bilgilerin kaynağı haline gelir.
Reklam
Hassasiyetiniz olmayan bir konuyu deneyimleyemezsiniz,tıpkı uzun bir deneyimleme sürecinden geçmeden hassasiyet geliştiremeyeceğiniz gibi.
Hakikati kaybetmekten korkan insanlar dünyaya pek çok farklı açıdan bakmaya alışık insanlardan daha saldırgandır. Cevaplayamadığınız soruların faydası, sorgulayamadığınız cevapların faydasından fazladır genellikle.
Ahlak 'ilahi buyruklara uymak' değil, 'çekilen acıları azaltmak' anlamına geliyor. Yani ahlaklı davranmak için bir mite ya da anlatıya inanmanız gerekmez, acıyı derinlemesine idrak etmeniz yeterlidir.
Tüm alçakgönüllülük çeşitleri içinde belki de en önemlisi tanrı karşısında alçakgönüllü olabilmektir. İnsanlar tanrıdan bahsederken çoğunlukla kendilerini küçük görüp tevazu sergiliyor ama sonra da tanrının adını anarak kendi kardeşlerine üstünlük taslıyorlar.
Reklam
İnsanları, tanrılar ve uluslar gibi hayali oluşumlara inandırmak istiyorsanız kıymetli bir şeyler feda etmelerini sağlamanız gerekir. Bu fedakarlık ne kadar acı verirse hayali oluşumun varlığı da o denli inandırıcı olur. Roma tanrısı Jüpiter'e bir boğa kurban eden yoksul bir köylü, Jüpiter'in varlığına iyice kani olur, aksi takdirde bu aptallığına nasıl bir açıklama getirebilir? Sonrasında boğalarını kurban etmeye devam eder ki önceki tüm hayvanlarını boşa öldürdüğünü itiraf etmek zorunda kalmasın. İtalyan ulusunun şanı için çocuğumu ya da komünist devrime bacaklarımı feda ettiysem, tam da bu sebepten, fanatik bir İtalyan milliyetçisine ya da ateşli bir komüniste dönüşebilirim. Milliyetçi İtalyan mitleri ya da komünist propagandalar uydurmaysa çocuğumun ölümü ya da kendi sakatlığımın hiçbir anlamı olmadığını kabul etmek zorunda kalırım. Çok az insanın bunu itiraf edebilecek yüreği vardır.
Sayfa 315
Sağ ya da sol butona basmak şüphesiz bir tercihtir. Ancak bu özgür bir tercih değildir. Buradan yola çıkarak özgür iradeye duyduğumuz inancın hatalı bir mantığa dayandığını söyleyebiliriz. Zincirleme bir biyokimyasal tepkime sağ butona basmak istememe neden olur, içtenlikle sağdaki butona basmak istediğimi hissederim. Buraya kadar doğru. Gerçekten de basmak isterim ancak insanlar bir yanılgıya kapılarak basmak isteyişimi istemeyi tercih ettim olarak yorumlar. Bu tamamen yanlıştır. İsteklerimi tercih etmem, onları sadece hisseder ve bu hislere göre davranırım. Biliminsanları bile sıklıkla miadı dolmuş teolojik kavramları kullanmaya devam ettiğinden, insanlar hala özgür irade üzerine tartışmayı sürdürüyorlar. Yüzyıllar boyunca Hıristiyan, Müslüman ve Yahudi teologlar ruhla irade arasındaki ilişkiye kafa yordu. Her insanın gerçek benliğini oluşturan, manevi öz adını verdikleri bir öz sakladığını varsaydılar. Sonrasında bu özün tıpkı kıyafet, araba ya da ev sahibi olmak gibi çeşitli isteklere haiz olduğunu savundular. Savları şuydu: Tıpkı kıyafet seçer gibi isteklerimi de seçebilirim ve kaderim bu seçimlerle şekillenir. İyi isteklerin sonu cennette, kötülerinkisiyse cehennemde biter. Bu durumda O hayati soru yeniden belirir, isteklerimi tam anlamıyla nasıl seçerim? Havva yılanın sunduğu yasak meyveyi neden yemek istedi? Bu istek ona zorla dayatıldı mı Tamamen tesadüfen, bir anda içi bu istekle mi doldu? Yoksa "özgür" bir tercih mi yaptı? Tercihi tamamen özgür değilse yaptıklarının sonucunda neden cezalandırıldı?
Sayfa 297
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.