Kur'an hem jeopolitik hem de dini bakımdan dünyanın kalbine indirildi.
Son +3
Şunu en başta kabul etmemiz gerekir ki Türkiye jeopolitik durumu nedeniyle böyle olaylara gebedir. Bizi, dış güçler ve onlarla ortak menfaatleri olan iç güçler hiçbir zaman rahat bırakmadılar.
Reklam
Doğu ile Batı arasındaki fark,Türkiye'dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim.Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden bahsettiği bir ülkede. Önceleri çözemedim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğu'da, ayakkabılı olanı Batı'da ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü.
Suriye'de krizin başlamasından günümüze dış aktörler, ülkede çatışan tarafları çeşitli şekilde desteklemişlerdir. Irak'ta ortaya çıkan DAEŞ'in Suriye'de de etkili olması, yabancı terörist savaşçının Suriye'ye gelmesine neden olmuş ve çatışmalar uluslararasılaşmıştır. Çeşitli güçlerin çıkarları için kullandıkları Suriye, jeopolitik bir "satranç tahtası" olarak değerlendirilmektedir. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tahminlerine göre 15 Mart 2011 ile 2022 yılına kadar Suriye'deki iç savaşta 610.000'den fazla insan hayatını kaybetmiştir. 13 milyon kişinin evini terk etmesine neden olan iç savaş nedeniyle evinden ayrılan Suriyelilerin yarısı ülke içinde yarısı ise Avrupa'ya ve Kuzey Amerika'ya göç etmiştir. Yaklaşık 5 milyon Suriyeli komşu ülkelerde hayatını sürdürmektedir. En fazla Suriyeli 3 milyon 400 bin ile Türkiye'de bulunmaktadır. Lübnan, Ürdün, Irak'a da göç eden Suriyelilerin, Avrupa'ya göçü ise bir milyonu bulmuştur.
Sayfa 191 - DORA YAYINCILIKKitabı okuyor
Hicaz dünyanın kalbidir ; jeopolitik açıdan kalbidir.
Faşist hareket, tekelci kapitalist sermayenin egemen olduğu bir toplumda gelişiyor. Eğer hükümete gelirse, orada kalabilmek için egemen sermayenin taleplerine öncelik veren bir ekonomik, jeopolitik program uygulamak zorundadır. Bu yüzden faşist parti egemen sermayenin ilgisini çekmek, ona ekonomiyi ve toplumu (özellikle emekçi sınıfları) yönetebileceğine dair güven vermek ister. Yoksa, medya-istihbarat kompleksinin toplum ve seçim süreci üzerinde etkisi altında, hükümete gelemez. Tarihin bir “kazası” olarak gelse bile kendi devlet ve toplumu projesini hayata geçiremez; totaliter/terörist yöntemlerle bile sürdüremez. Egemen sermaye faşist harekete ilgi göstermeye başlayıp “Acaba yönetebilir mi” sorusunu gündemine aldığında “süreç” çok tehlikeli bir karar aşamasına geliyor demektir. Egemen sermaye bu sorulara olumlu cevaplar verirse, faşist hareketin hükümete ve oradan da iktidara gelmesinin önündeki mali, kurumsal/hukuki engeller kalkmaya başlar.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.