Gözleri kapalıydı ve ruhu kim bilir nerelerde, nerelerde dolaşıyordu?..
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Reklam
Niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin ?
Yaşadığım müddetçe türlü türlü yerler gezecek, dilini bildiğim ve bilmediğim insanlarla tanışacak ve her yerde, herkeste onu arayacaktım. Onu bulamayacağımı daha şimdiden biliyordum. Fakat aramamak elimde olmayacaktı. Beni, bütün ömrümce bir meçhulü, mevcut olmayan bir şeyi aramaya mahkûm ediyordu. Bunu yapmamalıydı...
Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu. Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, herşeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu.
Yaşamak, doğanın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak, herkesten daha çok, daha güçlü yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve özellikle bütün bunları anlatacak bir insanın var olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.