Bana düşmez bilirim Mehtapta aşk'tan bir kırıntı
Cebimde yalnızca üç dolar kaldığından, kendine gidilecek bir sinema seçmeye dalmış kalabalığın tepesinden aşağı reklamların fışkırdığı o şaşırtıcı küçük meydanın, Times Square’in, ilanlarının ışığında dolarcıklarımın avucumun içinde kıpırdaşmalarını seyretmeye gittim. Kendime en ucuzundan bir lokanta aramaya koyuldum ve servisin asgariye
Reklam
'varsılın masasından düşen birkaç kırıntı için neden minnettar olsunlar ki? O masada onların da yeri olmalı ve artık bunun farkına varıyorlar.'
Yine biz köleleriz, efendilerimiz var Yine her mel'un taşı yosunlanmış bir duvar, Esir - efendi diye koymuş da adlarını, İki bahta ayırmış arzın evlatlarını. Efendi işletiyor, esir işliyor yine. Yine efendilerin gümüşlü sofrasından, Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından Kırıntı, artık bile düşmüyor işliyene. Yine biz esir geçen her günün akşamında Eve sade bir lokma ekmek getiriyoruz.
Napoléon kuşkuludur... İstemeye istemeye sadece polis bakanlığını sürmüştür önüne; ısırmasın diye bu tehlikeli hırslı adamın önüne hiç olmazsa bir kırıntı kadar iktidar atmak gerektiğini bilir.
Sayfa 217 - Can YayınlarıKitabı okudu
Sevdiğim kitaplar parmak izleri taşıyanlardır biraz tereyağı lekesi olmalı arasında bir kırıntı bir kedi bıyığı birkaç kıvrık köşe bir damla gözyaşı kahverengimsi bir iz
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.