Şevket Süreyya Aydemir,
bu kendine güven konusunu mükemmel şekilde anlatır ve
"İttihad ve Terakki liderlerine bizim neslimiz hem borçlu, hem de kırgındır.
Borcumuz en bayağı şekilde çürümüş, hantal, çağdışı ve her türlü haysiyetten yoksun bir istibdat idaresini cesur bir hamleyle çökertmelerinden ve genç nesle bir benlik gururu,
bir gelecek ümidi aşılamalarından gelir. Kızgınlığımız ise, uyandırdıkları bu ümit için, bizim neslimize verdiği hayal kırıklığındandır"
diye yazar.
"Öyle bir sihirbazdın ki beni bile kaybettin
Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın başkenti orası
Sen aklım ile kalbim arasında kalan,
En güzel çaresizliğimsin
Özenle katlanmış bir mendil gibisin
Sil beni ne olur
Kırk yıllık kirim pasım gitsin
Sen bakma bana bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma
Ben çok gülerim
Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz"
-Cemal Süreyya
"Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olamam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan