İnsanın çenesi değil, yüreği konuşmalı.
“ Pekey ne yapar bizim bu valiler, kaymakamlar, bakanlar?” “Gazetelerde konuşurlar, radyolarda konuşurlar! Meclis’te dövüşürler. Dairelerde çay kahve içerler. Spor, sinema konuşurlar. Toto kağıdı doldururlar. İç gezi, dış gezi, plaj… Akşamları Bulvar Palas, Ankara Palas cem olup dans ederler. Bira, votka, bordo şarabı; her akşam kafa çekerler…”
Reklam
"Dill, böyle şeyleri düşünmeden olmaz ki, dur biraz düşüneyim... Bir kaplumbağayı kabuğundan çıkmaya zorlamak gibi bir şey bu" "Nasıl yani?" "Bir kibrit çakıp altına tutarsın." "İğrenç." "İğrenç falan değil, sırf dışarı çıkarmak için, ateşin içine atmak gibi bir şey değil." "Kibritin ona zarar vermeyeceğini nerden biliyosun?" "Kaplumbağalar hissetmez, aptal." "Hiç kaplumbağa oldun mu?"
Sayfa 25
Sen Gazi Kemal’i duydun, ben gördüm. Melmeketin efendisi köylüdür deye neden dedi Gazi Kemal? Çünkü Kurtuluş Savaşı’nı köylülerle kazandı. Eğer varsa yarın cennete de köylüler gidecek önce. Neden? Çünkü köylüler sade kendilerinin değil, tüm milletin ekmeği için çalışır.
Bize diyorsun ki kadınlar görgüsüz, erkekler bilgisiz. Bunu kabul etmiyorum! Biz kendi görgümüzü, bilgimizi biliriz. Hem iyi biliriz. Ama sizin görgüleri bilmeyiz. Siz de bizimkileri bilmezsiniz. Bak, yere bağdaş kurup oturabildin mi? Biz diz bile çökeriz. Masa, sandalye deye tuz yumurtlattın Battal’a. Dal öğlen bir saat uyumadan edemiyor hiçbiriniz. Uyku dediğin geceye mahsus. Ee hani görgülüydünüz?
Senin bir şeyden haberin yok ki Emin Beyim! Yazıyorsun iki çizik, alıyorsun bin, iki bin! Bizim bu kurak topraklarda yediğimiz yemekleri bulamayanlar da var! Yataklarımızı dersen iyi kötü biz yatarız be efendim! İyisini buluncaya kadar kötüsüne eyvallah!
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.