MURAD-I HÜDAVENDİGÂR
Ya ilahi! İki cihan peygamberi Habib-i Ekrem'in yüzü suyu hürmetine; Ayrılık gecesinde ağlayan gözler; Senin aşkınla sürünen yüzler; Dert ehlinin hazin gönülleri hürmetine Evvel beni gâzi kıldın, ahir şehâdet nasip et
Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Bağdat'ı almaya çalışmak; Bağdat'ın kendisinden daha mı güzeldi ne!
Reklam
bugün burada kimse ka’yı sevmez
burada ölsem mi, ipek’e ilan-ı aşk mı etsem, pencereden dışarı mı baksam?
Sayfa 422Kitabı okudu
Yöneldi fi sebilillah gazâya Tevekkül kıldı canıyla Hüdâ’ya Ne can endişesi ne nan ümidi İki cihanda bir canan ümidi Zehi âşık gâz-i sâdık Bu gâzidir olan dîdara lâyık
Çün rûz-ı ezel kısmet olunmuş bize devlet Takdire rıza vermeyesün böyle sebep ne? Haccı haremeynim deyüben da’va kılarsun Ya saltanat-ı dünyeviye bunca talep ne? (Kaderde devlet, padişah olmak bize kısmet olmuş. Buna razı göstermemene sebep nedir? Mukaddes yerleri ziyaret etmek ve hacı olmakla kıvanç duyuyorsun. O hâlde dünya saltanatına neden bu kadar rağbet gösteriyorsun?)
Sayfa 311Kitabı okudu
1258 yılının 9 Mayıs'ı...
Gecenin alacalı hüznü çekilip günün ilk ışıkları pembe pembe Söğüte gülümserken, Söğüt'ün daracık sokaklarını sevinç çığlıkları doldurdu: “Müjdeler olsun! Müjdeler olsun!” Kayı Han Aşireti'nin beyi Ertuğrul Gazi'nin Sarıyatı Savcı ve Gündoğdu'dan başka bir oğlu daha olmuştu. Bu güzel haberi herkes bekliyordu. İmam sabah namazının duasını daha da uzattı. Bereketli topraklarda, neslin de bereketine dua edildi. Daha sonra çocuğu kundaklayıp, aşirette bulunan Âhi şeyhlerinden birinin kucağına verdiler. Adının Osman olması kararlaştırılmıştı, Unvanı ise “Fahreddin” olacaktı.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.