Kendini bulmak, ne düşündüğüne değil, ne hissettiğine dönmektir. Düşünceler, sadece düşüncelerdir; zihinsel yapılardır; aklının "yapay" yarattıklarıdır. Oysa duyguların... işte onlar gerçektir. Duygular ruhun dilidir. Ruhun ise senin gerçeğin. Şimdi daha iyi anlayabiliyor musun?
Istırabın kökeni nedir? Kendinizle ilgili cehaletiniz, yani kendini-bilmemek. Arzunuzun kökeni nedir? Kendinizi bulma dürtüsü. Tüm yaradılış, aslını bulmak için uğraşıp didiniyor ve aslına dönünceye kadar da rahat etmeyecek.
Reklam
Kendini hatırla. Neden buradasın sor. Tek bir şey için burdasın, çok basit ama bulamadığında en zoru olur. Bulmak için bu gözlüklerle bakamazsın. Kendi gözlerinle bakacaksın. Başlarda görmesen de alışacaksın. Herkesin aynı şeyi, farklı dillerde defalarca söylediğini ama senin duymadığını anlayacaksın. Hazır değildin, kendini suçlama. Affetmeyi ve sevmeyi dene. Kendi çocukluğun o senin. Elini tutmayı, başını okşamayı, sarılmayı dene. Kimsenin yapamadığını sen kendine yap. O zaman onu bulma yolunda olduğunu bilirsin. Ve konu bulmak değildir artık. Varmak, ulaşmak, sonuç önemini yitirir..
Bazen gönüllü olarak yüklendiğimiz mesuliyeti taşımakta zorlanırız ve bunu belli etmemeye çalışırız.Bu kişiyi aşırı yorar. Kişi ancak bu yükten kurtulduğunda ne kadar yorulup yıprandığını fark eder. Dram şurada: Giden gitmiştir. Zamanı geri döndüremeyiz. O sırada bu kişiye bir destek verilmez ise; bir çevre, tatmin edici bir iş, arkadaşlar. Bunlar olmaz da yalnız kalırsa içkiye, ilaca, yasak ilişkilere falan yönelir. Benim tavsiyem hanımefendinin kendine yeni bir mekan, düzen, iş ve arkadaş bulması olacaktır. Kendi otoritesini kurmalı, kendini bırakmamalı. El mühimi onu içkiden ve yasak ilişkiden kurtaracak bir dost, bir akraba, arkadaş bulmalı.hepimiz böyle zamanlarda tutunacak bir dal aramalıyız.
Bin nedametle nihayet anladık ki dünyada belki herşeyi bulmak kolay, kendini bulmak zormuş.
448 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabı beğendim ama ilerleyişi yavaş olduğu için kitaba adapte olmakta sıkıntı yaşadım. Asıl olaylar başladığında dahi ağır ilerleyen bir yapısı vardı ama ana konu itibariyle de beğendiğim bir kitap oldu. Kitabın türü fantastik ve eski çağdaki gibi krallıklar leydilik söz konusu. Kitap da sihrin varlığını bilen, sihre sahip olan ve bilmeyen insanlar şeklinde bir ayrım var. Hatta sihir kullanıldığının öğrenilmesiyle kişiler sürgün veya idam cezası alabilir. Hırsızlar Şehrinde ise karmaşık kurallar silsilesinin yanında kötü olabilecek her şey de yaygın. Buranın kralı ile üç kızı herkesçe biliniyor ve hikâye üç kızdan biri olan Larkyra'nın ilk yalnız başına bir göreve çıkmasının hikâyesi anlatılıyor. Bilinmeyen yollarla elde edilen uyuşturucu adı altında sihirin, kimler tarafından Lachlan Dükü'ne ulaştırıldığını bulmak ve onun halkını bu gaddar dükten kurtarmak zorunda olan Larkyra, asıl Dük Lord Darius'un da bu tarz bir planı olmasını fark etmesiyle amaçları kesişiyor. Bunun yanında aralarındaki çekiminde kendini göstermesiyle her şey iyice karmaşıklaşıyor. Kitaptaki en bayıldığım şey üç kardeşin her birinin karakteri ve birbirlerine karşı yakınlıkları... çok iyidi! Darius ile Larkyra'nın zamanla gelişen yakınlıkları yeterince tatmin edici gelmese de iyi diyebilirim. Okuyup okumamak size kalmış.
Sonsuz Yağmurların Şarkısı
Sonsuz Yağmurların ŞarkısıE. J. Mellow · Martı Yayınları · 2023296 okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.