soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir halde eve geldiniz ve hemen sobanın yanına sokuldunuz. ısınmak için sobanın yanına sokulduğunuz andan itibaren, her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır ve en sonunda odanın, sobaya en uzak köşesine oturursunuz. ilk dakikada sizi rahatlatan, huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı sıkmaya başlamıştır. önce üstünüzdeki kazağı çıkarır, daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen, pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsın. aşk da böyledir işte.
Ashâb-ı kiram Şam'ı fethettiklerinde Hz. Ömer'le Hz. Osman da oraya teşrif buyurmuşlardı. O zaman hiçbir sahâbe İbrâhîm'in (a.s) kabrine varmadı (ziyaret etmedi). Mezarı üzerinde türbe de yoktu. Emevî ve Abbâsî halifeleri döneminde de böyle devam etti. Ancak hicrî V. asrın sonunda Hristiyanlar Şam'ı zaptettiklerinde İbrâhîm Halil'in (a.s) kabri üzerine bugünkü binayı yaptılar. Şam tekrar İslâm devletinin eline geçtiğinde Müslümanlar bu binayı mescid edindiler.
Sayfa 49 - İşaret Yayınları - et-Tevessül ve'l-Vesîle, İbn TeymiyyeKitabı okudu
Reklam
Kendimizden daha yüksek bir amaca, yani bizimle solmayan, yitmeyen Hz.İbrahim'in kıssasında dile getirdiği gibi "batmayan bir ülküye" yönelmek zorundayız. Yani inandığımız, hizmet ettiğimiz değerler, bizim yok oluşumuzla birlikte zail olmamalı, yok olmamalı.
Sayfa 76
hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim el değmemiş,duru sözler sevdiğim için sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır ve bu yüzden bürünür geceyi güneş gözlerinden beslenir ve saçlarını kollar görmek için. sensizken şehrim, boş meydanlarında yürüdüm kalın puntolarla iri laflar ettim öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine. sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu
iBRAHİM ibrahim içimdeki putları devir elindeki baltayla kırılan putların yerine yenilerini koyan kim Güneş buzdan evimi yıktı koca buzlar düştü putların boyunları kırıldı ibrahim Güneşi evime sokan kim Asma bahçelerinde dolaşan güzelleri buhtunnsır put yaptı ben ki zamansız bahçeleri kucakladım güzeller bende kaldı ibrahim gönlümü put sanıp da kıran kim
El-Havvas (İbrahim bin Ahmed) buyurdu: "Biz abide olan Rahli Hatun'un huzuruna vardık. Bu mübarek hatun simsiyah kesilinceye kadar oruç tutmuş, gözleri kör olun- caya kadar ağlamış, kötürüm oluncaya kadar namaz kılmış- tır. Hâlâ oturarak namaza devam ediyordu. Biz ona selâm verdik. Sonra ona, içinde bulunduğu durumu biraz kolay- laştırmak için Allah'ın afvından bir şeyi zikrettik. Bunun üzerine o, bir çığlık atarak dedi: - Nefsimi bilmekliğim, kalbimi yaraladı, ciğerimi parça- ladı. Allah'a yemîn ederim, isterdim ki, Allah beni yaratma- mış olsaydı, isterdim ki anılan bir şey olmayaydım! Bu sözleri söyledikten sonra tekrar namazına yöneldi." Ey kişi! Eğer nefsini murakabe ve murabata eden (göze- ten) kimselerden isen, var kuvvetiyle ibâdet eden erkek ve kadınların hâllerini mütalea etmekten ayrılma! Tä ki, şevkin kabarsın. İbadete karşı isteğin artsın. Sakın zamanın ehline bakma! Zira eğer yeryüzünde bulunanların çoğuna uyar- san, seni, Allah'ın yolundan sapıtırlar
Reklam
1.000 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.