Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun İzlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma. Oyolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili, orada benden savrulan parçalar kurusa da izleri var hâlâ yolun kenarında. İzini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı Vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın. Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun Ustası olacaksın içine geidiğin tellerin Hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle Büyür bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin. Ne zamandı bilmiyorum, yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku. Kendi sarmalında döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun. Şimdi, acının ormanından geçiyorsun Her şey bir daha kanasa da Ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben. Geç meleğim, senin de şarkıların olsun içindeki telleri titreten.
294 syf.
8/10 puan verdi
Ali Taksim - Wendigo “Bana şeytan diyorlardı ama yanılmışlardı. Ben Wendigoydum.” Artova Kasabası, Yeşil Nehir Ormanı'nın gölgesinde, sakin ve huzurlu bir yerdi. Ancak, bir postacının bir kapı eşiğinde kanlar içinde yatan bir ceset bulması, bu huzurun acımasızca sona erdiğinin işaretiydi. Olay yeri, sessizliği yırtan sirenler ve kaotik bir
Wendigo Gölgenin Laneti
Wendigo Gölgenin LanetiAli Taksim · Oleksa · 202414 okunma
Reklam
Nikolay Rostov arkasını döndü ve bir şey arıyormuş gibi uzaklara, Tuna’nın sularına, gökyüzüne ve güneşe baktı. Gökyüzü ne kadar güzel, ne kadar mavi, sakin ve uçsuz bucaksız görünüyordu! Batmaya yüz tutmuş güneş ne kadar parlak ve görkemliydi! Tuna’nın açıklarında sular ne kadar tatlı parıldıyordu! Uzaklarda, nehrin ardındaki maviye çalan dağlar, manastır, gizemli vadiler, ağaçlarının en üst noktasına kadar sis altındaki çam ormanı çok daha güzeldi... orada sessizlik, mutluluk vardı... Rostov, “Orada olsaydım başka hiçbir şey, hiçbir şey istemezdim,” diye geçirdi içinden, “bu güneşin altında tek başıma orada olmak kadar büyük bir mutluluk yoktur, burada ise... iniltiler, acı ve korku ve şu belirsizlik, şu şaşkınlık... İşte yeniden bir şeyler bağrıldı, yeniden herkes geriye bir yerlere koşuyor ve ben de onlarla birlikte koşuyorum ve işte o, işte o, ölüm, üstümde, çevremde... An gelecek ve ben bu güneşi, bu suları, bu geçidi bir daha hiç göremeyeceğim...”
Sayfa 225Kitabı okudu
294 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
“Sanki şeytan vücut bulmuş,insanlığa kinini açıkça kusmaya başlamıştı….” Herkese merhaba Bugün Ali Taksim tarafından kaleme alınan @oleksayayınevi tarafından basılan Wendigo Gölgenin Laneti kitabının incelemesi ile geldim. Polisiye, korku, gerilim türü severler sizi hemen buraya alayım, sevmeyenler varsa da bence Wendigo ile tanışmamıştır.
Wendigo Gölgenin Laneti
Wendigo Gölgenin LanetiAli Taksim · Oleksa · 202414 okunma
İz
Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma, o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili, orada benden savrulan parçalar kurusa da, izleri var hâlâ yolun kenarında. İzini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın. Acıyla, geçtiğim yoldan geçiyorsun, ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin. Ne zamandı bilmiyorum, yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku, kendi sarmalında döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun. Şimdi, acının ormanından geçiyorsun her şey bir daha kanasa da ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben. Geç meleğim, senin de şarkıların olsun içindeki telleri titreten.
“Acıyla, geçtiğim yoldan geçiyorsun izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma, o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili, orada benden savrulan parçalar kurusa da izleri var hâlâ, yolun kenarında. İzini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın. Acıyla, geçtiğim yoldan geçiyorsun ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle büyür bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin. Ne zamandı bilmiyorum, yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku, kendi sarmalında döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun. Şimdi, acının ormanından geçiyorsun her şey bir daha kanasa da ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben. Geç meleğim, senin de şarkıların olsun içindeki telleri titreten.”
Sayfa 53 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
324 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.