Hamd olsun o yaratıcıa! Kendisinden taştığı şu sanat ürünlerine bir bakın. Aynaya bakın mesela ilk önce. Gözün konumu ne kadar da kusursuz bir şekilde, dinlenebilsin diye kapak izin vermiş bir de, hem üzerine hem de ince ince kirpikler döşenmiş içine girebileceklerden korusun diye. Kaşların izi yok, kulağın üzerinde değil de gözlerin üzerinde.
Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. (…) Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır… üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!
Sayfa 121 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kusursuz olmayabileceğinizi kabullenin!..
Hayatın en önemsiz ayrıntıları açısından bakıldığında bile, insan herkesin gözünde özdeş, isteyenin bir şartnameyi ya da vasiyetnameyi inceler gibi inceleyebileceği, maddi bir bütün teşkil etmez; sosyal kişiliğimiz başkalarının düşüncesinin yarattığı bir şeydir. ‘Tanımadığımız birini görmek’ diye adlandırdığımız basit eylem bile, kısmen zihinsel bir eylemdir. Baktığımız insanın dış görünüşünü ona ilişkin bütün kavramlarla doldururuz ve gözümüzde canlandırdığımız bütün içinde, hiç şüphesiz bu kavramlar daha fazla yer tutar. Sonuçta yanakları öylesine kusursuz bir biçimde doldururlar, burun çizgisini öylesine şaşmaz bir kesinlikle izlerler, sesin tınısıyla sanki saydam bir kılıfmışçasına öyle bir uyumla bütünleşirler ki, bu çehreyi her gördüğümüzde, bu sesi duyduğumuzda, karşımızda bulduğumuz, işittiğimiz şey bu kavramlardır.
Şeytan, dua ve tövbe kapısına yönelmemesi için insana kendini kusursuz görmesini teklif eder. Yaptığı kötülüklerin aslında yanlış olmadığını, daha ötesi, birer erdem olduğunu düşündürtür. Onu, hataları gündeme geldiğinde avukat gibi sürekli kendini savunma yoluna sevk eder. Böyle olunca pişmanlık gerçekleşmeyecek ve dolayısıyla Allah'tan af dileme yolları kapanmış olacaktır.
. İlk belirleyici özelliği, hırstan bağımsız olmasıdır. Sevecenlik deneyiminde, kişi, diğer kişiden hiçbir şey, hatta kendisine yönelik sevecenlik duygusu bile beklemez. Duygunun belli bir amacı, beklentisi yoktur, görece olarak hırs içermeyen cinsellikte bulunan amaç, yani nihai fiziksel varış noktası, doruğa ulaşma amacı bile yoktur. Herhangi bir cinse ya da yaşa özgü, ya da bunlarla kısıtlanmış değildir. Belki bir şiirde dile getirilebilir ama, sözlerle anlatılması nerdeyse olanaksız bir duygudur. En kusursuz şekilde, bir insanm bir diğerine dokunuşunda, ona bakışında ya da ses tonunda dile gelir. Köklerinin, bir annenin çocuğuna karşı duyduğu sevecenlikte oduğu söylenebilir, ama böyle bile olsa, insan sevecenliği çocukla kişi arasındaki biyolojik bağdan ve ana sevgisindeki narsisist unsurdan arınmış olduğundan, ana sevecenliğini aşar. Yalnız hırstan değil, telaştan ve amaçtan da yoksundur
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.