Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
"Çünkü işittiklerimiz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır."
Narnia filmleri her zaman çok sevdiğim filmlerden olmuştur. Kitaplarını uzun zamandır okumak istiyordum ama baktığım yerlerde genelde basımı bitmiş oluyordu. Kitaba okul kütüphanesinde rastladığımda çok şaşırmış ve çok mutlu olmuştum.
Kitabın konusundan bahsetmek gerekirse Diggory adındaki bir çocuk annesinin hastalığı nediyle annesiyle birlikte dayısının yanına tanışır. Daha sonra Polly adında bir kızla tanışır. Polly ve Diggory iyi arkadaş olurlar.
Bir gün mahallelerindeki boş evin neden boş olduğunu araştırmaya karar verirler fakat hiç akıllarına gelmeyen bir durumla karşı karşıya kalırlar.
Öncelikle kitap çok çok çok ama çok akıcı. C. S. Lewis, kitabı zaten küçük çocuklar için yazmış bu yüzden pek takıldığım bir yerde yok. Filmleri izlemiş olanlar bilirler ki profesör daha önce Narnia'ya gitmişti. Bu kitapta onu anlatıyor zaten. Profesör, Narnia hiçlikten kurulurken oradaymış.
Kitap hakkında ne söylemeliyim cidden bilmiyorum. Keşke daha önce okusaymışım.
Bu arada unutmadan ilk filmdeki lamba direğini hatırlıyor musunuz? İşte, Büyücünün Yeğeni'nde o direğin nasıl Narnia'ya geldiğimden de bahsediliyor.
Öncekle şunu söylemek istiyorum ki Narnia Günlükleri'nin filmleri şu hayattaki en başarılı kitap uyarlamaları olabilir. Gerçekten kitap ve film tamamen aynı.
Kitabın konusundan bahsetmek gerekirse Lucy Pevensie ve kardeşleri II. Dünya Savaşı sırasında anneleri tarafından güvenlikleri için yaşlı bir profesörün yanına gönderilirler. Bir gün Lucy, bir odada bir dolap bulur. Bu dolap Narnia adında büyülü bir ülkeyke bağlantılıdır. Lucy bembeyaz bir ormandaki lamba direğini gördüğü anda onun ve kardeşlerinin efsanevi macerası başlamış olur.
Kitapta bayıldığım şeylerden biri Lilith konusunun işlenmesiydi. Yani işlenmesi derken öyle aman aman bir şey değildi ama bu tür konular hoşuma gidiyor. Ayrıca kitabın içindeki çizimlere de ayrı hayranım. Kitapta karakterler nasıl tasvir edildiyse çizimler de öyle. Hatta daha fazlası.
Karakter, olaylar, kitabın yazılış şekli, Narnia... Hepsine hayranım ve bu hayranlığımım kolay kolay geçeceğini sanmıyorum. Geçmesini de istemiyorum zaten
Kitabın konusundan bahsetmek gerekirse Shasta, Narnia'nın komşu ülkelerinden biri olan Tashbaan'a bağlı eyaletlerden birinde babası sandığı balıkçı Arsheesh ile yaşamaktadır. Bir gün evlerine bir Tarkaan konuk olur. Tarkaan'ın atının aslında konuşan bir at olduğunu, soyunun Narnia adında bir ülkeden geldiğini ve eğer isterse birlikte gidebileceklerini öğrenen Shasta, bir gece yarısı Bree adındaki bu atla hep merak ettiği kuzeye doğru kaçar ve onun Narnia macerası böylece başlamış olur.
İlk iki kitap gibi bu kitap da çok güzeldi. Her kitapta Narnia'nın bambaşka bir zamanında bambaşka bir öykü okumak gerçekten çok heyecan verici. Kitap Pevensie'lerin hüküm sürdüğü bir zamanda geçiyor ve Peter hariç bütün kardeşleri görebiliyorsunuz.
Kitap sizi eğlendirmenin yanı sıra size hayata dair fikirler de veriyor.
Narnia Günlükleri, benim en sevdiğim kitap uyarlamasıdır. İkinci kitabı yani Aslan, Cadı ve Dolap'ı okuduktan sonra buna emin olmuştum ve fakat Prens Caspian'ın filmden bu kadar farklı olduğunu bilmiyordum. Hala filmleri başarılı buluyorum ve senaryonun değişmesini de anlıyorum ama yine de şaşırmaktan kendimi alamadım.
Kitaba dönersek, kitapta Prens Caspian'ın erkek kuzeninin doğumuyla başlayan ve amcası Miraz'ın hızla aldığı kararlarla devam eden Narnia macerasını okuyoruz.
Her zamanki gibi C. S. Lewis'in kitapta verdiği mesajlara hayran kaldım. Küçük çocukları hayata hazırlamak için harika bir yöntem.
