Ne zaman ağzımın çevresindeki hatlar sertleşmeye başlasa; ne zaman ruhuma nemli, çisentili bir Kasım havası gelse; ne zaman kendimi elimde olmadan tabut depolarının önünde duraklarken ve karşılaştığım her cenazenin peşine takılırken bulsam; ve özellikle ne zaman sinirlerim bana hakim olsa ve kendimi, kasıtlı olarak sokağa çıkıp sistemli bir biçimde insanların başlarından şapkalarını uçurmaktan alıkoymak için güçlü bir ahlak prensibine ihtiyaç duysam... O zaman, olabildiğince kısa sürede denize açılmanın tam zamanı olduğunu hesap ederim. Kafama bir kurşun sıkmak yerine yaptığım şeydir bu.
Çocukluğumuzda okuma yazmayı öğrenip de elimize tutuşturulan ilk kitaplardan olan Moby Dick'i okumayan var mı? Kitabı o zamanlar okumuş olmama rağmen hafızamda pek yer edinememiş olsa da yıllar sonra tekrar okumaktan zevk aldım. Tıpkı Küçük Prens gibi her yaşa hitap eden, her okuduğunda farklı dersler veren bir eser. Bu yönüyle yılların eskitemediği bir kitap diyebilirim.
Kitap İsmail karakterinin gözünden anlatılıyor. Balina avcılığını öğrenmek için can atan İsmail, Kaptan Ahab'ın yönetimindeki Pequod gemisine biner. Yıllar önce Moby Dick'in saldırısı üzerine tek bacağını kaybeden Kaptan Ahab ondan intikam almaktan başka bir şey düşünemez. Bu amaçla tüm tayfaya Moby Dick'i yakalayıp öldürme emri verir.
Kaptan Ahab'ın içinde büyüyen bu intikam hırsı kısa sürede tüm gemiyi bir felakete sürükler. İsmail, çıkmış olduğu bu yolculukta hayata ve ölüme, dostluğa ve düşmanlığa, iyiliğe ve kötülüğe, merhamete ve zulme dair pek çok şey öğrenecektir.
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,7bin okunma
Paranın yeryüzündeki tüm kötülüklerin başı olduğunu, paralı insanın hiçbir zaman cennete gidemeyeceğini biliriz. Gene de bize verilen paraları el etek öpüp alıveririz. Ah, nasıl da can atarız cehennemlik olmaya!
"Dayanır gene de, ihtiyar. Uzun süre güneşte, suda kalmak seni yıprattı mı ki? Dayanıyorsun hâlâ. Daha doğrusu, sen artık yaşamı tutamıyorsun da, yaşam ayakta tutuyor seni!"