"Şehit ne vakitleri geliyor?"
"Gece yarısından sonra."
"Şehit düştüğü asker urbasıyla."
Saf adam o kadar itminanla söylüyordu ki iddia ettiği kanaatin yalnız dilinde değil,kalbinde de kuvvetli bir imanla titrediğini hissediyordum. Bu ihtiyar köylü ,yalan söylemiyordu. Fakat şüphesiz o aldanmıştı. Ben ,münevver bir şehirli, o kadar kolay aldanamazdım. Köylü nasıl aldanmış,aldatılmıştı? Ne yolda bir vaka karşısında kalıp da garabeti geçemeyecek böyle yanlış bir zehaba kapılmıştı?