Niyə bu qədər vecsiz olduğumu ailəmə izah edirəm:
Həyat adlandırdığımız bu qəribə və qarışıq macərada bəzən elə olur ki, adam bütöv kainatı bir zarafat kimi qəbul edir, baxmayaraq ki, söhbətin nədən getdiyindən dumanlı bir təsəvvürü olur, və anlayır ki, bu zarafatda məsxərəyə qoyulan elə o özüdür.
Sayfa 276Kitabı okudu
"..çünkü sıcağın tadını çıkarabilmek için, insan, birazcık da olsa soğuğu duymalı. Bu dünyada her şeyin değeri, kendi karşıtıyla meydana çıkar."
Reklam
İki çeşit başyapıt vardır. Moby Dick ya da Uğultulu Tepeler veya Frankensıein: Modern Prometheus gibi klasikler: müthiş ve ilahi yapıtlar. Ve de yazarın sözcüklerle okura kuvvetli bir enerji aşıladığı eserler: Önce bir güzel evirir çevirir bizleri, sıkıp suyumuzu çıkarır sonra ve ardından kurumamız için askıya asar. Çarpıcı kitaplar yani. 2666 mesela ya da Usta ile Margarita. Zemberekkuşu'nun Güncesi işte böyle bir kitap. Kitabı bitirdim ve anında yemden okuma ihtiyacı duydum. Bir sebebi, o atmosferden çıkmak istemememdi. Fakat bir de, bir cümlenin hayaleti yakamı bırakmıyordu. Sanki bir şey muntazam bir düğümü çözmüş de ben uyurken saçaklanmış kenarlarını yanağıma sürtmeye başlamıştı. Murakami'nin giriş bölümünde anlattığı bir mekanın kaderiyle ilgili olmalıydı.
“Ben sandalımda,balinadan korkmayan adam istemem,”derdi Starbuck.Şunu demek isterdi bununla:En yararlı,en güvenilir yiğitlik,tehlikeyi açıkça görenlerin yiğitliğidir ve hiç korkmayan bir adam,bu işte bir korkaktan daha tehlikelidir arkadaşları için. Üçüncü kaptan Stubb,”evet,öyle,” diyordu.” “Starbuck,balina avında eşi bulunmayacak kadar temkinli adamdır.”Ama Stubb’ın ya da herhangi başka bir balina avcısının ağzında bu “temkinli” sözünün tam ne demek olduğunu şimdi anlayacağız. Starbuck,belalar arayan bir ortaçağ şövalyesi değildi.Onun yiğitliği,bir duygu değil,her tehlikede elinin altında bulunan işe yarar bir şeydi sadece.Hem sonra,belki de onun açısından balina işinde yiğitlik,sığır eti ya da ekmek gibi,geminin ana gereçlerinden biriydi.Yiğitliği budalaca çarçur etmeye gelmezdi.Bu düşünceyle Starbuck,güneş battıktan sonra denize sandal indirmek istemez,üstüne fazla yürüyen bir balinayla illede savaşmaya kalkmazdı.”Çünkü” derdi,”ben,balina öldürüp ekmek paramı kazanayım diye bu belalı denizlere açıldım;balinalar beni öldürsün diye değil.”İnat yüzünden yüzlerce adamın öldüğünü çok iyi biliyordu.Babasının ölümü böyle olmamış mıydı? Kardeşinin paramparça gövdesi dibi bilinmez denizlerde kalmamış mıydı bu yüzden?
Sayfa 169 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
İnsan bir işin bozuk bir yanını sezinlemiş ama bu işe de bir kez girmişse,farkına varmadan kuşkularını kendisinden bile saklamaya çalışır.Ben de aşağı yukarı bu durumdaydım.Hiç sesimi çıkarmıyor,hiçbir şey düşünmek istemiyordum.
Sayfa 149 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Madem öyle, madem en yüksek, en sonsuz -Tanrı kadar sonsuz- gerçek, karadan uzaklaşmadadır; rüzgârın önünde, güvenilir görünen kıyılara korkakça atılmaktansa, bu uluyan enginde yok olmak daha iyi. Değer mi solucan gibi başını toprağa sokup sürünmek? Ey korkunç enginler! O can çekişmeler boşuna mıydı? Korkma, Bulkington, korkma! Sık dişini, tanrı-insan! Denizlerdeki ölümünün köpükleri arasından fışkırıp, göklere yükseleceksin!
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.