104 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
"Amor fati! (Kaderini sev!) Çünkü aslında hayatın bu!" Bir gün ərzində oxuyub bitirəcəyiniz bir kitabdır. Fəlsəfə və dünyagörüşü fərqindəlik yaradan bir kitabdır. Bir neçə hissəni sizinlə bölüşəcəm. Bedenlerimiz gerçekten ne anlatıyor bize? Onu dinleyebiliyor muyuz? Dinlediğimizde duyduğumuz sesleri doğru tanımlayıp, hangi sesin hangi
Kaderini Sev, Çünkü Aslında Hayatın Bu - Nietzsche
Kaderini Sev, Çünkü Aslında Hayatın Bu - NietzscheTaner Şanlıoğlu · Destek Yayınları · 20202,801 okunma
“Geleneksel toplumlarda davranışların çoğu diğer insanların beklentilerini karşılamak için yapılır. Dostlar, düşmanlar ve insanın önem verdiği diğer kişiler, onun benliğini biçimlendirirler. Çağdaş toplumlar ise insanın varoluşundan haberdar olabilmesine ve kendi iç yaşantısı doğrultusunda davranmasına öncelik tanır. Bir başka deyişle, bir insanın gerçek kimliği, yaşadığı olayların ne olduğuna değil, o olayların kişi tarafından nasıl yaşandığına göre belirlenir. Kendisini geleneksel değerlerle yönetmeye alışagelmiş insanlar birden bundan yoksun bırakılıp kendi varoluş sorumluluğuyla yüzleşmek zorunda kalırsa “kimlik bunalımı” denilen olgunun yaşanması da kaçınılmaz olur. Hızlı toplumsal değişimin oynak koşulları insanı çabuk karar alma zorunda bırakır. Oysa özgürce seçim yapma konusunda çağdaş dünyanın koşullarına hazırlıklı olmayan kişiler ancak, alışılagelmiş, onaylanacağı önceden belirlenmiş, kurallara uygunluğu saptanmış kararları verebilirler. Bu bir üst otoritenin (baba, kurum, töre, Tanrı) kararlarını yinelemekten öteye gitmeyen, esneklikten ve yaratıcılıktan yoksun bir olgudur.”
Sayfa 27
Reklam
Vasat Mühendis olacağına, iyi bir İNSAN olsun
“İlk defa İsveç'te bir kızla çıktık. Muhabbet ediyoruz, kız sevdiğim filmleri soruyor, okuduğum kitapları soruyor, gezdiğim ülkeleri soruyor. Ama işimi sormuyor. Ben alışmışım Türklere, adın nedirden sonra ikinci soru işin nedir? Yok abi döndük dolaştık sevdiğimiz yemeklere falan geldik hala sen ne iş yaparsın demiyor kız bir türlü. En son
Geleneksel toplumlarda davranışların çoğu diğer insanların beklentilerini karşılamak için yapılır. Dostlar, düşmanlar ve insanın önem verdiği diğer kişiler, onun benliğini biçimlendirirler. Çağdaş toplumlar ise, insanın varoluşundan haberdar olabilmesini ve kendi iç yaşantısı doğrultusunda davranmasına öncelik tanır. Bir başka deyişle, bir insanın gerçek kimliği, yaşadığı olayların ne olduğuna değil, o olayların kişi tarafından nasıl yaşandığına göre belirlenir.
“İlk defa İsveç'te bir kızla çıktık. Muhabbet ediyoruz, kız sevdiğim filmleri soruyor, okuduğum kitapları soruyor, gezdiğim ülkeleri soruyor. Ama işimi sormuyor. Ben alışmışım Türklere, adın nedirden sonra ikinci soru işin nedir? Yok abi döndük dolaştık sevdiğimiz yemeklere falan geldik hala sen ne iş yaparsın demiyor kız bir
Sanatçı dediğin, adı üstünde hassas insan; bir ezgiyle savruluveren, yanık bir dize duyduğunda gözyaşlarını engelleyemeyen coşku insanları. Böyle bir kurtlar sofrasına nasıl dayansınlar? Üzerine zımpara sürtülen kabuksuz deniz canlısı gibi işkence altında yaşıyorlar. Bizde ne devlet sanatçıya bir özgürlük alanı tanıyor, ne toplum, ne basın ne de ideolojik çevreler. İftira, suçlama, küfür kıyamet! Sürgün, hapis, mahkeme, yurttaşlıktan çıkarma, basın sansürleri, meyhane dedikoduları. Baskı dönemlerinde vatan haini ilan edilmeler. Bütün bunlara bakınca Cem'in babası haklı gibi görünüyor. Bu memlekette iyi katil olunur; devlet adına şerefle kurşun sıkılır, ne kadar gaddarlık yaparsanız, ülke sizinle o kadar gurur duyar. Bu memlekette iyi soygun da yapılır: Devleti, belediyeyi soyar ve büyük adam olarak elinizi kolunuzu sallaya sallaya dolaşırsınız. Bu haltları işlerseniz, basın da size saygı duyar. Önünüzde ceket iliklenir. Ama şiir, şarkı, türkü, roman, hikaye, sinema falan gibi tehlikeli sulara daldınızsa, ömür boyu burnunuzdan fitil fitil getirirler.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.