"Bu yüzden Akşam Yıldızı demişler!" "Şafak sökerken de adı Sabah Yıldızı oluveriyor ama! Üstelik başka adları da var. Güneşin doğuş ve batış zamanlarında güneş ışıkları ve ufuk kızıllığını yansıttığı için Sabah Yıldızı diyorlar, meselâ. Akşam kızılının ve lacivert gecelerin en parlak yıldızı olduğu için de Mavi Yıldız. Kur'an'da adı "Tarık" diye anılıyor, Tevrat'ta "Sabah Yıldızı". Zühre deyip kızlarımıza ad olan da o; Mısır'da kurbanlar adanan da. Eski Türkler "Tan Yıldızı" veya 'Yaruk Ilduz'-Işıklı Yıldız demek-Osmanlılar'Erte Yıldızı' diyorlar. Bâbilliler onu tanrılardan biri olarak saydı.Asurlular takvimlerini onun döngülerine göre hazırladılar. Ve Yunan panteonundan bildiğimiz Afrodit'in ta kendisi. Gezegen sıralamasında ise Venüs... Son iki ismiyle dişi güzelliğinin sembolü..."
Sayfa 12 - AlfaKitabı okudu
1876 yılının Nisan ayında Panagürişte bölgesinde başlayan Bulgar isyanları bütün Orta Dağ bölgesine yayıldı. Bu dönemde bölgeye Rusya tarafından Kafkasya'daki yurtlarından zorla atılmış birçok Kafkasyalı ( Çerkez, Abaza, vs.) Müslüman yerleştirilmişti. Bulgarlarla gelen Müslüman halklar arasında karşılıklı katliamlar yaşandı. Osmanlılar bu
Reklam
Osmanlı özellikle son zamanlarında tam da Akif'in ve birçok aydının istediği gibi Batı'nın bilimini, tekniğini almaya çalışmış, ama başaramamıştır. Evet, son zamanlarda Batı'nın bilimi, tekniği; demiryolu, tramvayı, otomobili,makinesi, fabrikası, havagazı, elektriği vb. çok sınırlı da olsa Osmanlı'ya gelmiştir, ancak bütün bu maddi uygarlık ürünleri, o ürünleri yapan Batılılar tarafından getirilmiş ve yine onlar tarafından kullanılmıştır. Osmanlılar bir türlü Batı'nın bu tür bilimsel ve teknik, maddi uygarlık ürünlerini veya benzerlerini yapmayı, kullanmayı başaramamıştır. Böylece "Batı'nın sadece bilimini, tekniğini alalım" tezi çökmüştür. Çünkü Batı'nın biliminin, tekniğinin arkasında binlerce yıllık uygarlık birikimi ve yüzlerce yıllık bir Aydınlanma Devrimi yatmaktadır. İşte Akif ve diğer Osmanlı aydınlarının bir türlü görmedikleri veya görüp de kabul etmek istemedikleri bu gerçeği Atatürk görmüş ve kabul etmiştir. Akif, Berlin'de gözlerini kamaştıranın aslında Hint'ten, Çin'den, Sümer'den, Hitit'ten, Maya'dan, Arap'tan, İran'dan, Yunan'dan, Bizans'tan, Roma'dan süzülüp gelen binlerce yıllık birikimin 400, 500 yıllık Aydınlanma Devrimi'yle yoğrulması olduğunu görememiştir. Dahası Akif, Berlin'de gözlerini kamaştıran şeyin her türlü zincirlerini kırıp özgürleşen "akıl" olduğunu görememiştir.
Osmanlı ile Safevîler arasında seyreden mücadelede, Osmanlılar tarafından araçsallaştırılan Bektaşîliğin Babagan kolunun, Safevîler tarafından "hedef haline" getirildiğini de göstermekteydi. Buna göre, Balım Sultan'a istinaden Bektaşîliğin Babagan Kolu, Hacı Bektaş Veli soyundan gelme mecburiyeti aramama (yol evladlığı) ve "mücerret-bekâr kalma" konulu inançlarından ötürü, bizzat Safevîler tarafından Anadolu'ya propaganda amaçlı gönderilen Buyruk kitaplarında üstü kapalı bir şekilde hedef alındı. Aynı durum Bektaşîlik içerisinde Çelebiler (bel evladları) ve Babagan (yol evladı) olmak üzere, birbirine rakip iki kolun oluştuğu bir ikiye ayrılmaya da tanıklık etmekteydi.
187 syf.
·
Puan vermedi
İyi
yağ gibi akıyor kitap. güzel on numara. normalde bu sosyolojik şeyleri sevmem. bilim tarihi bilim sosyolojisini sevmem ama kitap ittihatçı oçları da ele alıyor. darwinin çıktığı dönem ve bunun osmanlıya yansıması kitabın konularından iyi kitap
Darwin ve Osmanlılar
Darwin ve OsmanlılarAlper Bilgili · Vadi Yayınları · 201891 okunma
Muazzez İlmiye Çığ'ın kitaplarını hala okumadınız mı?
Oya Çınar Muazzez İlmiye Çığ röportajı 26 Mayıs 2018 Fahri doktoranız, 23 kitabınız ve bilimsel makaleleriniz var. Eğlenceye vakit kaldı mı hiç? Yaratırdım! Tabii eğlence deyince benim aklıma sinema, tiyatro ve seyahat geliyor. Eşimle sık sık tiyatroya giderdik. İmkan buldukça davetlere, kokteyllere katılırdık. Ve hep gezerdim. Sadece
Reklam
290 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.