Her şey berbattır. Lütfen, beni rahat bırakın, gözyaşım kalmadı, kalbim dayanmıyor, gözüme uyku girmiyor, içim bomboş, hissizim, sizler de aynı şeyleri hissediyorsunuz; kendinize sorabilirsiniz
Frida Kahlo;
"Ben haklı olmak istemiyorum. Kimse benden özür de dilemesin. Beni sadece rahat bırakın. Ben sizin ne istediğini bilmeyen yanınızla savaşamam."
“Ben haklı olmak istemiyorum. Kimse benden özür de dilemesin. Beni sadece rahat bırakın. Ben sizin ne istediğini bilmeyen yanınızla savaşamam.”
(Frida)
Küçük burjuva; uzun yıllar sürecinde oluşmuş düşünce ve alışkanlıkların dar çemberi içinde sıkışıp kalmış, bu çemberlerin dışına çıkamayıp, kurulu makine gibi düşünen bir varlıktır. Ailenin, okulun, kilisenin, "insaniyetçi" edebiyatın etkisi, "kanunların ruhu", burjuva "gelenekleri" denilen bütün şeylerin etkisi küçük burjuvaların kafalarında bir saatin çarklarına benzer. Küçük burjuva düşüncelerinin küçük çarklarını, küçük burjuvanın rahatına düşkünlüğünü harekete getiren bir zemberek, pek karmaşık olmayan bir cihaz yaratır. Küçük burjuvaların bütün duaları belagat niteliklerini hiç kaybetmeyen şu kelimelerden ibarettir: "Tanrım, bize acı!" Bu dua biraz daha yetiştirilip, devlet ve toplum karşısında bir hak ve istek olarak ifade edilecek olursa, şu şekli alır : "Beni rahat bırakın, dilediğim gibi yaşayayım."