Yûsuf'un ceddi İbrahim gibi gayriden istiâneyi (yar dım istemeyi) terk etmesi gerekiyordu. Nitekim İbrahim -aleyhisselâm- ateşe atıldığında Cebrail gelip: - Bir hâcetin var mı, dediğinde İbrahim: - Senden bir istediğim yoktur. Cibril: - Pekiyi ya Rabbinden, deyince İbrahim: Onun hâlimi bilmesi bana yeter. İstemeye hâcet yoktur, demişti.
Yûsuf Rabbinden gayrisinden yardım istedi. Bu da gayretullaha dokunarak Yûsuf'u yedi sene daha zindanda bıraktı." diye tefsir ettiler. Bahru'l-ulüm'da der ki: "Güzel işlerde bile olsa sıkıntılardan kurtulmak için Allah'tan gayriden yardım istemek gayriler için bir şey değiştirmez ama, mahlükâtın en şerefli kılınanları olmaları cihetiyle nebilik makamın da bulunan enbiyânın Allah'tan gayriden yardım iste meleri yakışmaz. Peygamberler her an terakki etmek tedirler. Böyle bir hareket ise derecenin düşmesine se bep olur. Şu da bilinmelidir ki, peygamberler küçük ha talarından itäb olunurlar, diğerleri ise büyük günahların dan itab olunurlar."
Reklam
Kalbin safâsı da dünya kirlerinden temizlenmekle olur. Bu da ancak mârifetullahı kazanmaya bağlıdır. Márifetullahi kazanmak da zikre, tefekküre devam ile mümkün olur. Ezkârın hayırlısı da tevhiddir.
Kul, amelin böylesiyle Hakk'a vâsıl olur ve Allah'ı, her murădini yerine getirir bir Rabb olarak bulur, bilir. Her şeyin, bütün amellerin Hak teâlânın kabza-i kudretinde olduğunu müşâhede eder. Allah'ın hükmüyle hükmeder, Allah'ın bildirmesiyle bilir, muğayyebåtin esrårina väkif olur Yü suf - aleyhisselâm-'in vâkıf olduğu gibi.
Bazı büyükler dediler ki: Yûsuf, yeryüzünde halîfe ve melik olduğu zaman hükmü altındakilere ve zindandakilere merhamet etme si için hem kölelikle, hem zindana atılmakla mübtelâ kı lindi. En yakınlarının cefâ ve hasetleriyle de mübtelâ kı lındı ki uzak yakın kimden gelirse gelsin her türlü belâ ya tahammül edebilsin. Bir de kimsesiz bırakılmakla mübtelâ kılındı, kimsesizlere merhamet etsin diye.
Bir kalb, velev ki enbiyânın kalblerinin kemâlinde bile olsa, Allah teâlâ onu siyanet etmedikten sonra dünyanin tuzaklarından ve beşeriyet iktizâsı olan şeylere meyillerden, nefsin fısıltılarından ve şeytanın vesveselerinden emin olamaz, mâsun kalamaz. Yukarıda geçer: "And olsun kadın ona niyetini kurmuştu. O da ona niyeti kurmuştu: Eğer Rabbinin burhånını görmese idi..." mealindeki âyet-i kerîme, izah olunduğu vechile buna işâret etmektedir."
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.