Alıntı
Müslüman Osmanlı ailesinin çocuğunu gönderdiği mektepten başka, şeyhin elini öptürüp emanet ettiği bir kurum daha vardı ki, o da ailenin bağlı olduğu tarikatın dergâhıydı. Geçen asırda sayıları, Bandırmalızade'nin mecmua-i Tekâya'sına göre, büyükşehir İstanbul'da (1 milyon kadar nüfuslu) 300'ü aşkındı ve İstanbul halkının sadece tasavvuf değil, musiki, edebiyat, sanat öğrendiği kurumlardı.
Sayfa 154Kitabı okuyor
On üç yaşımdayken aldığım bir defterin ilk sayfasına, işaret parmağımdan akan kanla “Sanat yaşarken ölmektir” diye yazmıştım... Ölmeye doğanlar sanatçıdır. Öleceklerini bile bile doğanlar! Kendileridir heykel, müzik, resim, sinema. Hiçbir şey yapmadan da sanatçı olunur. Hiçbir şey üretmeden. Sadece hayatı bir sanat haline getirerek de sanatçı olunur. Kabul etmeliyim ki ben öyle biri oldum
"İkimiz için de güzel olur ; kitap okur, müzik dinler ve sanat hakkında konuşuruz." 
Rukiye ŞİŞİK
Sayfa 105 - DedalusKitabı okuyor
Salvador Dali'nin savunucularının, ona ruhban sınıfına özgü bir tür ayrıcalık tanınmasını istediği anlaşılıyor. Sanatçının, sıradan insanların tabi olduğu ahlak kurallarından muaf olması gerektiği görüşündeler. Sihirli sözcüğü söyleyip "sanat" dediğiniz anda her şey yoluna giriyor: Çürüyen cesetlerin üzerinde dolaşan salyangozlar ve küçük kızların kafasını tekmelemek sorun olmaktan çıkıyor.
Dali "aklına gelen düşüncelerin çoğu gibi, aniden" küçük bir çocuğu asma köprüden aşağı atıvermişti. Benzer başka pek çok eylemini de anlatıyor kita- bında; bir keresinde (yirmi dokuz yaşındayken) bir kızı yere devirip üzerinde tepinmiş, "k
Dinler ve Ortadoğu üzerine.
Birileri bir konu ds bize öğüt verir biz tam tersiniz yaparız.
Asya’yı da içine koyarsak Ortadoğu bunun en büyük örneğidir.
İlk peygamber ademden son peygamber hz Muhammed’e kadar insanlar önüne gelene tanrı gözüyle baktığından peygamberin insanları en çok uyardığı şey budur diyebiliriz.
Kimisi insanları tanrı olarak gören halkları uyardı.
Kimisi
Konuyu kavramsal bir bakış açısından irdelersek eğer, açık ve net bir biçimde şu noktaya varırız: ‘Sanat neyi sunmaya çalışırsa çalışsız, nesnesi her zaman insandır. Bir manzara, hayattan bir kare birisinin kişiliğine enjekte edilmiş olan ve aracılığıyla sanatçının kendi ruhani varlığını sunduğu hiyerogliflerden başka bir şey değildirler.’
PdfKitabı okudu
Geri Döndü Edebiyat
Göç edip gitmişti sanat, edebiyat takdir görmediği yerden.
Kimler için geri döndü?
Kim düşüncesinden tutup kendini düştüğü yerden kaldıracak?
Önder Karaçay
Haftalık sanat ve edebiyat dergimizin 5.sayısı yayında!
Okumak için tıklayın!
calameo.com/books/007687178...