"... aynı adam, aynı resimle, ayrı kod adıyla, ayrı kod numarasıyla, ayrı ayrı üni­telere aynı bilgiyi satmış, hepimizden de para almış. Demek ki bizden akıllıymış..."
Alacak temelli sukuk
Alacak temelli sukukta kaynak kuruluş (örneğin banka), murabaha yöntemiyle sattığı mallardan doğan alacaklarını bir pakette toplayıp tek bir varlık(senet) haline getirerek onlar üzerinden murabaha sertifikası adıyla sukuk çıkarıp yatırımcılara arz eder. Böylece müşterilerinin zimmetindeki murabaha akdinden doğan vadeli parasal alacaklarını daha az bir bedelden peşin olarak yatırımcılara satmış/kırdırmış olur. Bu işlem fıkıhta yasak kabul edilen faizli borç satımı kapsamına gireceğinden fıkhen caiz görülmez.
Reklam
Abdülbâki Baykara Efendi'nin babası ölüp de kendisi şeyh olunca, ilk işi oğlu yaşında bir hatunla evlenmek olmuş. Yaşı kemale erip kendi kemale erememiş her erkek gibi, Şeyh Hazretleri de yeni hatunu herkeslerden kıskanır olmuş. İlle de on yedi yaşında fidan gibi delikanlı olan Gavsi'den. Ve bir gün oğlunu tekkeden kovacak kadar ileri gitmiş kıskançlığı. İşte Gavsi Baykara o yaşından beri sazına yaslanarak kazanmış ekmeğini. Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra tekkelerin kapatılacağını anlayan Abdülbâki Efendi, mütevelli heyetini toplayıp durumu kendi zaviyesinden arîz amîk anlatmış. Ve 'Arkadaş, Osmanlı'nın yasağı üç gündü. Bunlarınki de olsa olsa beş gündür! Tekkeye ait akaretin devlete geçip şuna buna peşkeş çekilmesini görmektense, gelin şunları bana satmış olun. Günü gelince tekkenin malı tekkeye kalır' demiş. Eh, karşılarındaki koskoca şeyh!.. Biri, 'Efendim taksim etsek de, nazarları celbetmesek' diyecek olmuş. Şeyh Hazretleri Allah beterinden saklasın, azıp kudurup, 'Bre herüf kal'a zaptettük de ganâim mi üleştirürsün? İnşallah sen tez vakitte geberende veledin tekkenin emvalini iade eder mi? Tüh yüzüne!..' deyip lafı kapatmış. Kapatmış ki kimse kalkıp da, 'Efendi, ya senin evlatların da iade etmezse?' sorusunu sormaya. Taa bin yedi yüz bilmem kaçlardan beri bu tekke bu ailenin meşâyihi altında. Abdülbâki Nasır Dedeler, Ali Nutkî Dedeler... Artık kim 'Gık!' diyebilir. Muameleler bittikten sonra, Şeyhin kerameti gerçekleşince, devlet tekke binasından başka emlak bulamamış gaspedecek.
Sayfa 29
VAKKO !...
1913 yılında İstanbul'da doğan Vitali Hakko, "Şen Şapka" mağazasını açarak iş dünyasına adımını atar. Yahudi asıllı ünlü işadamı Vitali Hakko, Şapka Devrimi sayesinde iş hayatına atılıp zengin olmuştu. "Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun" neşredilince İtalya'dan bir gemi dolusu çoğu ikinci el, "paspal" şapkayı ucuza getirterek kurduğu "Şen Şapka" mağazasında halka bu şapkaları pahalıya satmış ve milyoner olmuştu. Gerçekten de "Şen Şapka", sahibini ve yedi sülalesini abad eyleyerek "şen" yapmıştı. Vitali Hakko bu durumu "Hayatım Vakko" isimli kitabında şöyle anla tır: "Genç cumhuriyetin ilk kuşağıydık. Bize hız veren Atatürk devrimleriydi. Şapka devrimi, ki- yafet devrimi olmasaydı, kuşkusuz bugün Vakko olmazdı. Bu nedenle, birçok defa dile getirdi ğim gibi, Vakko tüm varlığını Kemalist devrimlere ve Batılılaşma çabalarına borçludur." Şapkanın modası geçince kadınların muhafazakar olup başörtü takanların fazla olduğunu bildiği için daha sonraları eşarp üretmeye başlar. Bundan da çok para kazanır.
Nihal Atsız, Sinanoğlu, Renan
_Nihal Atsız: _Bu memleket gerizekâlılarla, delilerle, ruh hastalarıyla doludur. _En büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük bir karşılık beklemeyiniz. _Bütün dünyada yurt düşmanlarına müsamaha
Mehmed Akif'i kullanıp Atatürk'e saldıranların en büyük yalanlarından biri, Akif'in güya Şapka Devrimi'ne karşı olduğu için, şapka takmamak için Mısır'a gittiği şeklindedir. Bir başka yalana göre Akif Mısır'a gitmemiş, Atatürk Cumhuriyeti tarafından Mısır'a sürgün edilmiştir! Peki, ama Akif neden Mısır'a
Sayfa 113 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
97 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.