“1921 yılında, bir gece, İstanbul’daki Asaf Paşa Tekkesi’nde bir toplantı yapılıyordu,” diye anlatıyor Haluk Egemen Sarıkaya. “Aralarında Neyzen Tevfik’in de yer aldığı davetliler, akşam yemeğini yemişler, yatsı namazı vaktini bekliyorlardı. O sırada şeyhlerden biri, odanın orta kısmını boşalttırarak, davetlilerin odanın iki yanına çekilmelerini istedi. Şeyh, kapının karşısına rastlayan duvarın önüne oturdu ve sağ elindeki tespihini çekerek dualar okumaya başladı. Az sonra, açık kapıdan içeriye farelerin girdiği görüldü. Fareler, doğrudan şeyhin sağ yanına giderek, bir sıra oluşturdular. Şeyh bu kez tespihi sol eline aldı ve duasına devam etti. İzleyenlerin hayret dolu bakışları arasında, kapıdan içeriye ikinci bir hayvan gurubu girmişti. Bunlar, farelerin doğal düşmanları olan kedilerdi. Farelerin üzerine atılacakları yerde, onlar da şeyhin sol tarafında sıralandılar. Kediler, gözlerini farelerin üzerine dikmişler, ağız ve bıyıklarını oynatıyorlar ancak sanki aralarında bir engel varmış gibi, farelere doğru bir harekette bulunmuyorlardı. Bu durum, on beş dakika kadar böylece devam etti. Sonunda şeyh yine önce farelerin ve arkasından da kedilerin, geldikleri şekilde, kapıdan çıkarak gitmelerine izin verdi.
«Altıbin yıl öncesine kadar Mısır’da hiçbir uygar insan izine rastlan­ mıyor. Birdenbire, hiçbir geçiş döne­mi olmadan, mağara insanı olağanüstü bir sanat ve mi­marî bilgiyle saraylar, tapınaklar yapmaya koyuldu. Bu üstün ve şaşırtıcı bilim ona nereden gelmişti? Her şey öylesine çabuk oldu ki, sanki Nil vadisindeki ilkel top­luluklar, Uçan Dairelerle inen doğaüstü öğreticiler tara­fından eğitilmişti.»
Sayfa 37 - Koza YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir Beyoğlu Reenkarnasyonu Olamaz
Beyoğlu, eski dediğimiz bu Beyoğlu, altın çağını, dilerseniz saltanatını diyelim, Birinci Dünya Savaşı sonlarına kadar iyice yaşadı, ayrıcalıklarından da yararlanarak kozmopolit havasını 1930’lara kadar sürdürdü; İkinci Dünya Savaşı ve Varlık Vergisi ile ilk darbelerini yedi. 6 Eylül olayları ve Rum azınlıkların kısmen göçüne neden olan Kıbrıs buhranından sonra iyice çöktü. Bir Beyoğlu reenkarnasyonu'na inanmıyorum, istemiyorum da. Kimse, yanılmıyorsam, geçmişi geri getiremez. Böyle bir fantastik ihtimal olsaydı bile karşı çıkardım, dünü geçmişe, yannı geleceğe bağlayanlardanım çünkü. Sonuçta: Sıc transit gloria Beyoğlu!
Sayfa 144 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
Çocuk Kitapları çizgi romanlar
Okuyabilmenin verdiği zevk ve heyecan, bu ilkokul ve ortaokul başlangıcı yıllarında, kitap ve dergi gereksinimini iyice artırıyordu. Her kitap, dergi, albüm, çizgi roman ve gazete yeni bir dünyanın, hatta çokça dünyaların kapışım aralıyordu ve artık her yalan söylediğinde burnu uzayan Collodi'nin ünlü Pinocchio 'su (Pinokyo) hiç yeterli gelmiyordu. Salgari'nin, İtalya'nın Jules Yeme'i sayılan Emilio Salgari'nin macera romanları vardı, bol korsanlı (Kara Korsan, Kızıl Korsan, Yeşil Korsan), kızılderilili, kimi "pampas”larda kimi Malezya adalarında, kimi ise 2000 yılında geçen. Veme vardı hiç kuşkusuz Verne'in bilimkurgusal örneklerini, kırmızı kaplı altın yaldızlı harflerle işlenmiş, bol gravürlü edisyonlannı çoğunlukla St. Louis veya Park Otel'in arkasında, Cennet Bahçesi'ne inen yokuşun başındaki, Sacrö Coeur (Kutsal Kalp) Kiliseleri'nin kitaplıklarından ediniyordum ödünç rol arak sonra Gaston Aimard'm Üç İzci'si, Sir Conan Doyle'un Kayıp Dünya 'sı (The Lost World) ve de Bulwer Ly- ton'un Pompei'nin Son Günleri vb. Şimdi, çok haklı olarak diyeceksiniz ki, bu ara Türkçe yayınlar ne oluyordu? Hiç yok muydu bu ufak kitap kurdunun dünyasında? Kitap olarak pek yoktu, ders kitaplarım haricinde; dergi olarak vardı, bir 1001 Roman vardı, bir Akbâba, bir Karikatür, daha sonra ise Çocuk Sesi ve Yıldız dergisi.
Sayfa 36 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
Cahil insanlar arasında öyledir; olayları evirip çevirir, araya melodramatik unsurlar da katar ve gerçeği masala döndürürler.
Sayfa 155 - Bilge Karınca YayınlarıKitabı okudu
516 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Öncelikle eser her yerde bulunup satın alabileceğimiz bir kitap değil;basımı durdurulmuş ve sahaflar yüksek fiyatlarda satıyor. Kitapla ilgili en çok beğendiğim şey hiç bilmediğimiz duymadığımız eserlerin gün yüzüne çıkarılması. Tabii doğduğum dönemden 50 yıl önce çekilmiş bir filme hakim olmak benim açımdan kültürümü zenginleştirdi diyebilirim. Yazar setlerde çalışan yeşilçam furyasının içinde olan oyunculuk yapmış bir dönem sanatçısı. Kesinlikle incelenmeli. Arşiv niteliği taşıyan fotoğrafları,Sanatçıların biyografileri, Yönetmenleri yakından tanımak o dönem şartlarını yorumlamanızı sağlayacak. Dil kurgusal değil kesinlikle her şey açık anlatım. Emeği geçen herkesi kutlamak gerek.
Türk Sinema Tarihi
Türk Sinema TarihiGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Kabalcı Yayınevi · 199860 okunma
Reklam
Geri138
389 öğeden 381 ile 389 arasındakiler gösteriliyor.