Nitekim, erkeği askere kabul etmeden önce yapılan kontrolde, eşcinsellik ispatlanırsa yükümlülük iptal olur. Yasaya göre, askere yalnızca heteroseksüel erkekler kabul edilir.
Toplumsal kurumlardaki değişimlere ve oluşan yeni seçeneklere rağmen, hakim erkeklik klişesinin üretildiği mekanizmalardan biri olan "askerlik" sürecinde, "baba" ya da "adam" olacak erkeğe, savunmak, çatışmak, dayanmak, sorumluluk almak, disiplinli olmak, itaat etmek, hiyerarşi içinde yaşamak ve çalışmak öğretilirken, arka planda ondan, heteroseksüel cinsel "iktidar" beklenir. Disiplin mekanizmalarıyla erkeğe benimsetilmeye çalışılan tüm bu özellikler, erkeği kadın karşısında konumlayan ve heteroseksüel cinselliğe atıfta bulunan mecazlarla sunulur.
Toplumsal cinsiyet düzeni içinde işleyen ataerkil ideoloji, bedenler, cinsiyet rolleri, yaşam biçimleri hatta duygu dünyaları kadar, cinsel ilişkileri de düzenler. Erkek, heteroseksüel cinsellikte kimlik kazanır.
"Devriye gezerken, tel boyunda, şehir tarafından kızlar geçerdi. Onlardan adreslerini isterdik. Pazar günü birlikte sinemaya gitmek için... 'Biz sevmeyiz askeri,' dediler. Ben de insanım tabii. …”
Kendilerinden hiyerarşik olarak daha üstün konumdakilerin gelişiyle ayağa kalkmayı aileden öğrenmiş olan erkekler, askeri hiyerarşinin ağırlığı altında, toplumsal hiyerarşileri işleterek birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyorlar. Örneğin, Ali S., kendisine "Pis Alevi" diye hitap edildiğini söylüyor. Lazlardan korktuğunu belirten Adanalı Murat T. ise, Arap olduğu için kendisinden korkulduğunu anlatıyor. Ona göre, kimileri çevresindeki korkutmak için toplumda isim yapmış olan memleketlerini kullanıyorlar.
"Hegemonik Erkekliğin Görünmeyen Yüzü" adlı makalelerinde, Bourdieu'nün tespitlerinden yola çıkan Onur ve Koyuncu; ordu, futbol takımı, yatılı okul, taraftar grubu, mafya örgütlenmesi, militer ortamlar gibi salt erkeklerden oluşan birliktelikleri "homososyal topluluklar" olarak tanımlıyorlar. Söz konusu makalede, bu toplulukların olası krizlere karşı, erkekliği ayakta tutan, yeniden üreten, cinsler arası dengesizlik yaratan, erkek egemenliğini vurgularken erkekler arası ilişkilerde egemenlik ortamının yeniden üretilmesini sağlayan bir işlevi olduğu iddia ediliyor.