alev gibi parlamak canlı, ışıl ışıl olmak: "Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu." - Ömer Seyfettin
Yarım ölü…Bir asker için ömrü oldukça dövüşememek “yarım ölüm” demektir.
Reklam
"İslamcılık adı altında Türk düşmanlığı yapan soysuzlardan nefret ediyorum." Ömer Seyfettin
pençe pençe Genişçe ve sık lekeler biçiminde, yer yer kırmızı bir biçimde: "Şişman beyefendi tombul ve beyaz elleriyle karnını tutarak gülüyor, al yanakları pençe pençe kızarıyordu." - Ömer Seyfettin
Bu arada Safahat hakkında yapılan tartışmaları yakından takip ettiğinden emin olduğumuz Ömer Seyfettin, Refik Halit ve Darülfünun’dan Akif’in talebesi Reşat Nuri’nin vuku bulan tartışmalardan ziyadesiyle yararlandıklarından ve ortaya koyacakları taze nesir için Safahat’ı hareket noktası telâkki ettikleri ihtimali yüksektir. Çünkü Safahat vasıtasıyla Türk Edebiyatı, Halit Ziya sonrasında daha yeni bir insana, ona derinlemesine nüfuza ve insanın çevre şartlarıyla izdivaç ettirilerek gerçekçi sahne ve kurgular olarak yazımına ilk defa şahit oluyordu. Dolayısıyla burada belki ilk defa söylenmiş olacak: Safahat’ın asıl derin tesirini bizde şiirden ziyade nesir, Türk tahkiyeciliği üzerinden izlemek gerekir diye düşünüyoruz.
yuf borusu 1. Boynuzdan yapılan bir boru türü; nefir. 2. Kınama, üzüntü ve nefret: "Yürü bakkallar paşası yürü, yuf borusu seni bekliyor." - Ömer Seyfettin
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.