Çakma ödüller ülkesi
Uluslararası Siyasi Danışmanlar Derneği (International Association of Political Consultants/IAPC) diye bir dernek var.
1968 yılında Paris'te kurulmuş. 20 ülkeden, 200 üyesi varmış. Dernek 1982'den beri 'demokrasi madalyası' ödülü veriyor.
Bu sene ödülü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na layık gördüler... Ki ödül 37 yıllık
... "Ordular ilk hedefiniz, Akdeniz'dir. İleri!"
Hepimizin bildiği bu tarihi söz, "Ordular" diye başlamaz.
Gazi'nin o tarihi sözünün başı şöyledir: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları..."
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti; bir kişinin emirleriyle değil, bir Millet Meclisi'nin aldığı kararlarla yürütülen Kurtuluş Savaşı sonrasında, o meclisin temsilcilerinin Lozan'da kazandığı zaferle kendini kabul ettiren, dünya hukukunda yer edinen bir devlettir.
19 Mayıs 1919'da Samsun'da karaya çıkan, Sivas ve Erzurum Kongrelerinin ardından Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kuran, tarihimizde "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir." sözünün ışığını demokrasi yolunda azimle taşıyan aydınlık yürekli insanlardır...
Sayfa 90Kitabı okudu
Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
Dünya üzerindeki 200’ü aşkın devletin çoğunun kutladığı bir bağımsızlık günü var. Bağımsızlık günü, sömürge olmuşluğu var sayıyor. Bu günün gelecek kuşaklara sömürgecilik döneminde çekilen çileleri aktarması umuluyor. Bağımsız olan ülke sayısına bakarsak, Tablo 1’de görüldüğü gibi, en sömürgeci ülkelerin sırasıyla, İngiltere, Fransa, İspanya,
"Siz ne derseniz deyiniz, Türkiye'nin demokrasi tarihi, Amerika'yla başımızın belâya girmesi tarihidir."
Sayfa 181 - Hangi BatıKitabı okudu
Parti İçi Muhaliflerin Başına Gelen Tanıdık Olaylar
Parti içi muhalefetin öncülüğünü yapan Kenan Öner açıktan DP yönetimini eleştirmeye başlayınca Fuat Köprülü, Öner'i bölücülük yapmakla ve komünist olmakla suçladı. Aynı şekilde DP'ye destek veren Vatan gazetesinin de Öner'i DP'yi parçalamak ve komünistlere alet olmakla suçlaması olayın organize olduğu imajını uyandırmaktadır.
Sayfa 52Kitabı okudu
Benim çocukluğumda ve gençliğimde ki Türkiye'nin yapısı 2000'li yıllara yaklaşırken değişmeye başladı. Köylere traktör girdi, işsizlik ortaya çıktı ama ekecek toprağı olan da zenginleşmeye başladı. Dahası 1950'den sonra iki bin yıldır tahsildar ve jandarmadan saklanan köylünün yerini, heyetler halinde Ankara'ya gidip, kaymakamla valiyi şikayet edip tayin ettirmeye başlayanlar aldılar. Demokrasi böyle geliyordu. Kitleler masum bir istekle değişimin tadına bakıyordu ama, işin ucunun kaçırılması da mukadderdi.
