84 syf.
·
Puan vermedi
Bejan MATUR'dan okuduğum üçüncü kitap. Diğer kitaplarında olduğu gibi burada da tabiat unsurları oldukça fazla fakat pek çok şairin (ya da şairimsi diyelim) yaptığı gibi sıkmıyor. Bejan MATUR'a özgü bir tabiat dili var. Özgün bir anlatı var önümüzde. Tanrıyla yüzleşme ve ona kafa tutma da cabası. En çok zamana saygısı var şiir öznesinin ve aşka da kırgın/ kızgın olduğunu görüyoruz. Bejan MATUR'un kitaplarını okurken çekirdek çitliyormuşum gibi hissediyorum. Bir başlayınca duramıyor insan. Milenyumda kaliteli şair bulmanın sevinciyle şimdi diğer kitabını okumaya gidiyorum.
Onun Çölünde
Onun ÇölündeBejan Matur · Everest Yayınları · 202295 okunma
Hemen her edebi eserin içinde, gizli veya açık olarak bir ideoloji, bir dünya ve insan görüşü vardır. Sanat eserlerini bundan dolayı küçümsemek veya kötülemek doğru değildir. Böyle bir ölçü gerçek olsaydı, hepsi de ayrı bir dünya görüşünü ifade eden eski Mısır, eski Yunan, eski Roma, Budist, Hristiyan, İslam dinlerine ait binlerce sanat eserini değersiz saymamız icap ederdi. Dinler, dünya görüşleri, ideolojiler, sanatçılara, tabiat ve aşk gibi ilham verirler. Sanatçılar eserlerinde onları konu olarak ele alırlar ve işlerler. Sanatta önemli olan konu veya malzeme değil, yapı ve işleyiş tarzıdır.
Reklam
“Biliyordum ki, toprak katı ve tabiat zalimdir ve insan cinsi bozuk bir hayvandan başka bir şey değildir; biliyordum ki, insan hayvanların en kötüsü, en bayağısı ve en az sevimli olanıdır. Evet, bilhassa en az sevimli olanıdır.”
Sayfa 18 - İletişim
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Garaudy,Hay bin Yakzan’ın anlam ve önemini şöyle anlatır:"Felsefe ve tasavvufun, bütünlüğü içinde düşünce ile hayatın, ilim ile imanın birliğini gösteren İbn Tufeyl'in felsefi romanı insan, tabiat ve Allah arasında ki ilişkilerin bilincine varılması ve yaratılması hususunda felsefeye Heraklit ve Empedokles'den bu yana 16 asırdan beri Batı'da kaybetmiş olduğu bütün boyutları iade ediyor."
Hay bin Yakzan
Hay bin Yakzanİbn-i Sina · Yapı Kredi Yayınları · 20214,793 okunma
Danyar aşıktı.Denizler kadar derindi onun aşkı.Bunu iyice seziyordum ama başkalarının aşkına hiç benzemiyordu.Çok büyük bir aşktı bu.Hayat aşığı,toprak aşığı,tabiat aşığı idi.Bu aşkını içinde saklıyor ve türkülerde duyup yaşıyordu.İlgisiz bir insan,aşık olmayan bir insan,sesi ne kadar güzel olursa olsun,böyle şarkı,böyle türkü söyleyemez.
Önce ne oldukları bilinen ve sonra varlıkları ortaya çıkan diğer varlıkların aksine insanın ne olduğu belli değildir; o önce varlık kazanır, ama insan öyle bir iradeye sahiptir ki kendi şekilsiz hamuruna istediği gibi boyut kazandırır, renk verir, şekil ve cinsini, yani mahiyetini kendi varlığından sona meydana getirir. Demek oluyor ki tabiat veya Tanrı varlığımızı bize vermiştir, fakat mahiyetimizi kendimiz, kendi irademiz ile yapmalıyız; çünkü Sartre'ın deyişiyle irade ve seçim yapmayı insandan alırsak insanı insandan almış oluruz.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.