·
Puan vermedi
Merak uyandıran, oldukça akıcı bir dille yazılmış olan #cehalettenkurtulmasanatı #kimkimdir ile selam. Celal Hoca bu kitabında, tarihe yön veren karakterleri anlatmış ve onların biyografilerini okuruna sunmuş. Böylece tarih içindeki önemli isimlerin hem kendilerini, eserlerini tanımak hem de neden önemli olduklarına dair ipuçlarını vererek mükemmel bir eser çıkarmış ortaya. Bahsi geçen isimlerin toplum için verdikleri mücadeleyi, cesaretlerini, daha aydınlık yarınlar için atılan adımları okurken verdikleri bedellere şahit oluyor okur. Sayın Şengör evrensel tarihin en kıymetlisi Atatürk’ümden başlayarak Sabiha Gökçen, Hasan Ali Yücel, Cengiz Han, Darwin, Tesla, Hayyam ve daha nicelerini anlattığı eserinde onların fikirlerini vurgulayan ışık olmuş. Oldukça sade, oldukça düşündüren… Bilimin ışığı, yolumuz olsun. . “Atatürk'ün üniformasında hiç gösteriş yoktur ve bu gösterişsiz üniformayla bile ihtişamlı görünür.” . “Atatürk'ün dehasını gösteren en önemli özelliklerinden biri de elindeki imkânları iyi bilmesi ve öncelikle sorunu iyi tanımlamasıdır. Sorunu çözmek için elindeki imkânlarla bir hipotez oluşturur, bu hipotezleri uygularken de karşısına sorun çıkarsa derhâl o hipotezi terk edip yeni bir hipotez üretir.” . “ Köy Enstitülerinin planları Atatürk zamanında yapılmış, enstitüler 1940'larda açılmıştır. Bütün sistemi kuran ve yöneten Hasan Ali Yüceldir. Osmanlı, Anadolu köylüsünü çok cahil bırakmıştı. Hasan Âli Yücel, "Anadoluyu ayağa kaldırmazsak Türkiye ayağa kalkamaz" fikrini benimser.”
Cehaletten Kurtulma Sanatı
Cehaletten Kurtulma SanatıCelal Şengör · Masa Kitap · 2024160 okunma
Dahlanın Çığlığı: Filistinde İnsanlık Dramı
Filistin, tarih boyunca acının, direnişin ve umudun bir arada yaşandığı topraklar olmuştur. Ancak bugün, bu topraklarda yaşanan zulüm, insanlık onurunu zedelemekte ve vicdanları yaralamaktadır. İsrail'in yıllardır süren bombardımanları, binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarcasının yaralanmasına ve evlerini terk etmek zorunda
Reklam
İskitlerin gelenek ve göreneklerine dair bilgileri Herodotos ve Hippokrates’ten öğrenmekteyiz. Herodotos ve Hippokrates İskitlerin hayat tarzı ve bazı âdetleri hakkında önemli bilgiler vermektedir. Herodotos İskitlerin gelenek ve göreneklerine bağlı ve yabancı geleneklere kesinlikle kapalı bir toplum olduğunu belirtmektedir.Hippokrates ise İskitlerin göçebe bir kavim olduğunu, onların soğuğa karşı korunaklı keçeyle kaplı, dört ya da altı tekerli, öküzler tarafından çekilen arabalarda yaşadıklarınıbhayvanlarına otu bol otlaklar bulmak için dolaştıklarını belirttikten sonra onların pişmiş et yediklerini ve kısrak sütü içtiklerini bildirmektedir.
Sayfa 24 - Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı YayınlarıKitabı okuyor
Yüzyılımızın en büyük tarihçilerinden olan Arnold Toyenby, 'Tarih Araştırması' adlı eserinde 'Hicretin Aslı ve Dönüş' adıyla bir görüşü belirtir. Bu konuda şöyle söyler: "Beşer tarihinde bir medeniyetin veya bir cemaatin kurucusu olan büyük şahsiyetler hayatlarının bir döneminde, önce yurtlarını terk etmişler, toplum ve topraklarından ayrılmışlardır. Yüklenmiş oldukları büyük ve şerefli görevlerini başlatmak için bir hazırlık dönemi olan bu gaybet zamanından sonra da kavimlerinin arasına dönmüşler ve hareketlerini yeniden başlatmışlardır. Gerçek şu ki, bu büyük dönüşler her zaman sessiz bir hicretten sonra olmuştur. Ruhlarda temel olan böyle bir hicrete, İbrahim, Musa, Zerdüşt, Buda ve İslam peygamberi (ki O'nun Hira'daki 15 yıllık sükut ve inzivası toplumundan uzak kalması) sahiptirler."
yöntem üzerine
Tarihselcilik evrenselden yola çıkar ve onu bir anlamda tarihin süzgecinden geçirir. Benim niyetim ise bunun tam zıddı. Hem teorik hem de yöntemsel bir karardan yola çıkıyorum: evrensellerin var olmadığını varsayalım. Bu noktada tarihe ve tarihçilere şunu soruyorum: Devlet, toplum, hükümdar, teba, vb. bir şeyin varlığını a priori kabul etmediğiniz taktirde nasıl tarihi yazabilirsiniz? Aynı soruyu delilik için de sormuştum; burada da soru “delilik var mıdır?” değildi. Tarih bana deliliğin var olduğuna dair bir şey gösteriyor mu? Tarih bana deliliğe dair bir şey göstermiyor, dolayısıyla delilik diye bir şey yoktur. Hayır, akıl yürütme şekli, çalışma yöntemi bu değildi. Yöntem şuydu: deliliğin var olmadığını varsayalım. Bu noktadan hareketle, görünüşte delilik gibi bir önkabule bağlanan pratikler ve olaylardan nasıl tarih çıkarılabilir? Kısacası burada tarihselciliğin tam tersini uygulamak istiyorum. Yani tarihi eleştirel yöntem olarak kullanarak evrenselleri sorgulamak yerine, evrensellerin var olmadığı kararından yola çıkarak nasıl bir tarih kurulabileceğini sorgulamak.
...acı olmaksızın devrim, yeniye yolculuk ve tarih olamaz.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.