Tuna'dan Uçan Kuş
Gülten Dayıoğlu'nun kitaplarını çocukken oldum olası çok severdim. Hatta okuma sevgisini O'nun kitaplarıyla kazandım diyebilirim. Tesadüfen kitapların tozunu alırken bu kitabı elime geçti ve hatırlamak için kitabın sayfalarını tekrar çeviriyorum.
Boris, Tuna kıyılarında yaşayan, çok akıllı, zeki bir çocuktur. Padişah fermanıyla zorla devşirmeye alınır ve Başkent İstanbul’a götürülürken, Turnacıbaşı’nın elinden kaçar. Başına beklenmedik olaylar gelir.
Azılı bir eşkiya Dramalı Deli Hüseyin’e tutsak olur. Sonra Afrika’da köle pazarlarında satılarak kendini Habeşistan sarayında bulur. Diri diri gömülme pahasını atlarak buradan kurtarılır. Yeniden İstanbul’a getirilir. Adı değiştirilip “Behram” olur. Kısa sürede Padişahın gözüne girer. Rakiplerinin dikkatini üzerine çeker ve başlar, ego savaşları..
Behram, Tuna’dan uçan bir kuştur kendi tabiriyle. Asya, Afrika, Avrupa göklerinde yıllar yılı bir kuş misali kanat çırpmıştır. Soluk kesici serüvenlere dalmış. Başından akla gelmedik olaylar geçmiştir. Sonra bir gün kanadı kırılmıştır. Ama, o yine de yılmamış. Yaşama sevincini kaybetmeden gönül kanatlarıyla uçmaya devam etmiştir.
Devşirmelikten Osmanlı Başvezirliğine yükselen Boris, en sonunda yurduna dönmüş. Burada halka eğitim hizmeti verdikten sonra, yaşam öyküsünü Osmanlı padişahına vasiyet bırakarak gözlerini yummuştur.
Kitabın yaşamınıza ışık tutması ve önünüzü aydınlatması dileğiyle..
Keyifli okumalar dilerim ◕‿◕
Kitabın konusu, devşirilen Boris'in başından geçen serüven.Okurken herşey gayet güzel gidiyordu; ta ki 51. sayfaya kadar. Bu sayfadaki bir yanlış anlatım hevesimi kırdı.Bir yazarın yapmaması gereken, yanlış bilgi aktarımı gerçekleşmiş.Şöyleki: " Bir sabah, gün doğarken, İstanbul'a vardılar. Limana girerken, minarelerden ezan sesleri yayılıyordu." Biri yazara güneşin, ezandan yaklaşık bir saat sonra doğduğunu söylemeli.
Osmanlilar önceden devşirme sistemiyle getirilen bir çocuğun hayatini anlatiyor . Sonra hayatinin bir kismini esir olarak geçiriyor . İyi okumalar dilerim