Uzak İhtimal ve Yozgat Blues, her iki filmi de beğenmiştim. Yönetmen hakkında biraz bilgim vardı. Filmlerde gezinen hüznün kaynağının senaryodan kaynaklandığını elbette biliyordum. Her iki filmde de yoğun bir tevazu vardı. Hatta Uzak İhtimal bittiğinde, içimi yoğun bir Amor Fati duygusunun kapladığını hissetmiştim. Kitap incelerken nedir bu
Ben İspanya’yı 3-F ile yönettim” diyor Franco. İspanya Kralı Franco’nun “3-F” formülü ile iktidarını, uzun yıllar koruduğu söylenir.
Nedir “3-F” ?
“Fado – Fiesta – Futbol”
*Portekiz Kralı Salazar’ın da “3-F”si var.
“Futbol olmasaydı ben Portekiz’i bu kadar uzun yönetemezdim” sözü de Salazar’a ait.
Salazar, yüz bin kişilik beşik yapılmasını istemiş ve sonuçta bugün Barcelona futbol takımının maçlarını oynadığı Barnebau stadı yapılmıştır.
Nedir Salazar’ın “3-F”si?
“Femini – Fiesta – Futbol”
Terimlerin tanımlarına bakıldığında;
“FADO”nun ucuz tüketilen müzik (pop, arabesk, vb),
“FİESTA”nın şenlik veya eğlence,
“FUTBOL”un ayakla oynanan top oyunu,
“FEMİNİ”nin ise kadın demek olduğunu görebiliriz.
Bu sihirli “3-F” formülleri ile Franco “otuz yıl”, Salazar ise “kırk yıl” iktidarda kalmıştır.
(alıntı)
Hiçbir Semtte
Hiçbir semtte berberin olmadı,
1954-1980 yılları arasında,
26 yılda 28 ev değiştirdin;
Leke kuşağı nasıl bilmez seni!
Arabesk nedir diye düşünmüştünüz:
Şebboy sesli bir cümbüş, eza içinde;
Eşitlik midir komedya, içtenlik mi,
Erdem diye benimsenmesi mi fırsatsızlığın?
Yürütüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Hayatımız hızlı akıyor, yoğun geçiyor ve de boşluğun kıyısında dolanıp duruyor. Acılarımızı, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi ve de umutlarımızı belirli kategorilere hapsetmeden ağız tadıyla yaşayamıyoruz. Halbuki yaşamalıyız bir yakınımız vefat ettiğinde üzüntümüzü. Yaşamalıyız evladımız dünyaya geldiğinde sevincimizi. Yaşamalıyız ayrılık
Tarık Tufan’ın 2017’de çıkarmış olduğu hikâyeler kitabı. Evet, hikâyeler ama romanımsı bir kitap aslında çünkü aynı semtin insanlarının hikâyeleri var ve bazılarında aynı karakterler tekrar karşımıza çıkabiliyor.
Aslında bir yazarın ilk eserlerindeki otobiyografik baskınlık her zaman daha belirgindir. Ancak burada artık olgunluk dönemi eseri