Eternity and a day(theodoros Angelopoulos)
The seven seal(ingmar bergman)
Seven samurai(akira krusowa)
Close-up(abbas Kiarostami)
Bir zamanlar anadoluda(nuri bilge ceylan)
Ulysses gaze(theodoros Angelopoulos)
There will be blood(paul thomas anderson)
Ahlat ağacı (nuri bilge ceylan)
Rashomon(akira krusowa)
The 400 blows(françois truffaut)
Thomas Edward Lawrence dünyaya gelir.
Sanırım bu ismi duymayan yoktur.
Meşhur adıyla Arabistanlı Lawrence...
Arapların, Osmanlıya karşı kışkırtılmasında ve bağımsızlıklarını kazanmasında etkili olan isim.
Tarihteki en klas İngiliz ajanlarından bir tanesi.
Diğer ajanların yaptıkları şeyleri kendi yapmış gibi hatıralarında ele alması bunun temel sebebi olabilir.
Velhasıl kendileri ;
Motorsiklet tutkunu, ki ölümüde bir motosiklet kazası sonucu 46 yaşında gerçekleşmiştir.
*
Okuduğumuz kitaba gelince...
İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu ve İslamiyet'i yıkmak için sergiledikleri oyunları İngiliz Casusu Hempher'in itiraflarıyla anlatan, yer yer ilginç ve anlamlı anekdotlarla kan donduran, özellikle emperyalizm , misyonerlik gibi konuların ön planda olduğu anlamlı bir çalışma olmuş.
Neden okumalıyız ?
Çünkü günümüzde Lawrence'lar ve Hempher'ler hala yaşamakta...
Keyifli okumalar dilerim.
Eternity and a day(theodoros Angelopoulos)
The seven seal(ingmar bergman)
Seven samurai(akira krusowa)
Close-up(abbas Kiarostami)
Bir zamanlar anadoluda(nuri bilge ceylan)
Ulysses gaze(theodoros Angelopoulos)
There will be blood(paul thomas anderson)
Ahlat ağacı (nuri bilge ceylan)
Rashomon(akira krusowa)
The 400 blows(françois truffaut)
Journal
"Bir bakış atarak, 'Arabistanlı Lawrence'ı
hiç duydun mu?' diye sordu. 'Tabii ki'
dedim. 'Pekiyi, eğer at binmeyi bilmeseydi
yaptıklarını başarabilir miydi?'"
Sitede beni yakından tanıyanlar az çok bilir, tarihi yaşanmışlıklardan dolayı Arap halkına karşı genelde olumsuz gözle bakmışımdır. O yüzden baştan belirteyim incelemedeki yorumlarım objektif yönde olmayacaktır, ama bu durum kitap hakkında doğru bilgi vermeme engel değildir.
Kitabın yazarı Arap bir gazetecidir. Yazar, genel anlamda objektif
1919 da toplanan Versailles konferansında, kulislerde koşuşturan çok sayıda ziyaretçi arasında iki simgesel şahsiyet vardı; biri Arap ulusal hareketini, diğeri de Yahudi ulusal hareketini temsil ediyordu. İlki, Haşimi Mekke emirinin oğlu, geleceğin kısa süreli Suriye kralı ve müstakbel Irak kralı Prens Faysal'dı, yanında da ünlü danışmanı Arabistanlı Lawrence vardı; ikincisi ise Rus Çarlığı'nda doğup Ingiltere'ye göç etmiş ve otuz yıl sonra Israil devletinin ilk cumhurbaşkanı olacak Siyonist lider Chaim Weizmann'ın.
Bu iki adam arasında, Faysal'ın geleneksel kıyafeti, yanındaki Weizmann'ın da kardeşlik işareti olarak başında kefiye ile boy gösterdikleri şaşırtıcı bir fotoğrafın tanıklık ettiği bir buluşma yaşandı.
Ayrıca iki ulus arasındaki tarihsel baglari öven yazılı bir anlaşma da yaptılar, bu anlaşmada Emir tarafından bir koşula bağlı olarak beyan edilmiş taahhüt de yer alıyordu: Eger Araplar, Cihan Harbi'nde kendilerine vaat edilmiş geniş krallığı elde ederlerse, Yahudilerin Filistin'e yerleşmelerini destekleyeceklerdi.