Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Fırtınası Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu! Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında! O yara büyüttü beni!
Bütün yaşamın sorumluluğunu üzerine alıp, her şeyin minneti altına girip, bütün aracılar ve vesileler karşısında eğilip bukulmektense tek bir Rabb'e , her şeyi işiten, gören ve her şeye gücü yeten Allah'a sığınmak daha kolay, daha lezzetli ve daha anlamlıdır.
Reklam
Kendi yaşamı ile sana örnek olacak insanları bul. Devir kötü, iyi insan bulmak zor deme. Ara. Eline gaz lambasını al. O eskidi artık dersen el fenerini al. Onu da beğenmezsen teknolojiden faydalan. En gelişmiş aydınlatma araçlarını kullan. Ama aramaktan vazgeçme. Neyi ararsan onu bulursun. Kendi apartmanında ara, bulamazsan sokağında ara, orda da olmazsa mahallende ara yine de bulamazsan tüm şehirde ara. Yine mi bulmadın başka bir şehirde ara. Ara ki bulasın. Ararsan bulursun. Öyle iyi insanlar var ki görünce Allah hatırlanır, peygamber hatırlanır, vicdan, merhamet hatırlanır. Çok uzaklarda da arama. Sana çok yakında olan ama farkında olmadığın güzel insanlar olduğunu anla. Yeter ki aramasını, bakmasını ve görmesini bil. Aramak için doğru araçlar kullan. Görmek için de tecrübeli aracılar bul. Rehberin iyi ise gönlü güzel insanları görebilecek mesafeye gelirsin. Ya onlar sana elini uzatır ya da sen onlarla göz göze gelirsin. Dikkatlice bak. Bir bilgenin dediği gibi gör. İşte o zaman, "defineye malik ne viranelerin olduğu sana gösterilecektir.”
Hristiyanlığın Musevilikten devraldığı katışıksız ruhanilik, bu dine inananları, putlara tapmaya yol açtığını düşündükleri sanattan uzaklaştırdı. Ama Hristiyanlık, etki alanını genişletip çoktanrıcılığa inananları da kendine çektiği zaman, inançlarını yönlendirecek görüntülere ve imgelere gereksinim duyan okumamış kitlelere uygun bir dünya yaratmak zorunda kaldı. Kendi öz eğilimine ters düşmesine rağmen, kitlelerin bu hayal dünyası gereksinimine cevap vermek zorunda kalan Hristiyanlık, bu dünyayı, Yunanlılardan beri günlük ve somut yaşamın bir yansısı haline getirmiş olan yaşama bağlılık eğiliminden temizleme gereğini duydu. Gerçekten de, eğer görüntü ve imge kendisine tapınılacak şeyler değil de, dinsel inanca götürecek aracılar olacaklarsa, bu yeni inançta da Doğu’nun eski dinlerinde olduğu gibi bir yer tutmak zorundaydı. Böylece görüntü ve imge, tanrı bilimsel bir araç ve dinsel dogmaları dile getiren bir araç haline geldi. Ama bu haliyle dogmanın yani dinsel inancın bir örneklendirilmesinden ve süsünden başka şey değildi artık. Bunun sonucu olarak görüntü ve imge, eski dinlerdeki büyüsel gücünden yoksun kılındı ve simge haline gelerek yeni bir varlık kazandı. Dolayısıyla sanat da, dogmanın hakikatlerini formlar haline getiren bir dil olarak ele alındı. Bunun sonucu olarak, simgenin inancı aktarmasını engelleyecek her öğe bir yana bırakıldı. Bu anlayışta, katışıksız bir manevi hiyerarşi, varlıkların maddi ve somut boyutlarının yerini almıştı.
Yahudiler, sanatta ve medeniyette ucuz birer kopyacıdır
Hiçbir zaman bir Yahudi sanatı görülmemiştir. Bugün de yoktur. Özellikle, güzel sanatların iki kraliçesi mimari ile musiki ve diğer orijinal hiçbir şey Yahudilere borçlu değildir. Sanatta, Yahudi'nin meydana getirdiği şeyler, düşünce hırsızlıklarından ibarettir. Yahudilerin medeniyetleri nasıl ancak bir kopyacı gibi, modelin şeklini bozarak temsil ettiklerini ispat eden şey, özellikle en az icada ihtiyaç duyan sanat, yani dram sanatı ile meşgul olmalarıdır. İşte bu dahi Yahudi, taklitçi bir maymundur. Gerçek büyüklüklere görülen atılım kendisinde yoktur. Yaptığı bu işte bile dahi, yaratıcı değil, basit bir taklitçidir. Kullandığı kurnazlık ve aracılar, icra ettiklerinin hiçliğini gizlemekte başarılı olamazlar. Bu konuda Yahudi basını en basit bir yazarı bile, Yahudi olması şartıyla överek onun imdadına yetişir. Bu işi o kadar ustalıkla yapar ki diğer insanlar kendilerini bir sanatçı karşısında sanırlar. Hayır, Yahudi'de bir medeniyet meydana getirecek ufacık bir yetenek yoktur. Çünkü insanı yüceltecek her olgunluğun ilk şartı olan idealizm Yahudi için bilinmeyen bir şeydir ve daima böyle olmuştur. Yahudi'nin zekâsı, hiçbir zaman Yahudi'ye, yapma işinde yardımcı olmayacak, sadece yıkmaya yarayacaktır. Şurası da kesindir ki, insanlığın bütün ilerleyişi, Yahudi ile değil, Yahudi'ye rağmen meydana gelmiştir.
Finans piyasalarında beş temel unsur bulunmaktadır
a) Fon talep edenler. b) Fon arz edenler. c) Aracılar. d) Araçlar. e) Hukuki ve İdari Düzen.
Reklam
İnsandışılaştırma, bizim "insanın insana ettiğini kimse etmez" sözünü anlayabilmemizi sağlayan temel yapıdır. İnsandışılaştırma, bazı insanlar başka insanları insan olmanın ahlaki zincirinden dışladıkları her an ortaya çıkar. Bu psikolojik sürecin nesneleri, insandışılaştırıcılarının gözünde insanlık statülerini kaybederler. İnsandışılaştırıcı aracılar bazı kişileri veya grupları insanlık çemberinin dışına iterek normalde kardeşlerine yönelik gerçekleştirecekleri akıl yönelimli eylemleri yöneten ahlakı askıya almış olurlar. İnsandışılaştırma önyargının, ırkçılığın ve ayrımcılığın temel sürecini oluşturur. İnsandışılaştırma bir grup insana "şişirilmiş kimlikler" verirken diğerlerini karalar.
Sayfa 482Kitabı okudu
Hastasıyımmm djjxjxjxjxjfjfj
Durmadan öksürüp tıksıran bu adam üstelik topaldı. Bu haliyle onu kimse satın almazdı. Fakat balyosun bu işe gönüllü olduğunu bilen aracılar mezata adamlarını sokup fiyatı durmadan yükselttiler. Sonunda balyos, Kubelik'i bin iki yüz filuriye, yani ud çalıp ustaca rakseden bakire bir çerkes dilberi fiyatına satın aldı ve adamcağızın zincirleri çözülür çözülmez suratına okkalı bir tokat çarpıp, ona bir daha gözüne görünmemesini tembih etti.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası
Fiskobirlik gibi tarım satış kooperatifleri yok edilince İtalyan devi olan Ferrero firması Türkiye'deki fındığı arıcılar vasıtasıyla topluyor. Yani aracılar çiftçinin sırtından para kazanıyor Ferrero para kazanıyor, Türk çiftçisi mağdur ediliyor. Yoksa Ferrero niye Türk şirketi satın alsın?
Ala suresi
Bitkiler, döllenmeyi sağlamak ve dolayısıyle varlıklarını sürdürebilmek için bazı aracılar kullanmasını başarmışlardır. Yaptıkları İşten habersiz olan bu aracılar bir çiçekten diğerine çiçek tozu taşıyan böcekler, rüzgar, tohumları o çiçekten bu çiçeğe taşıyan uçar yürür. Nihayet bitkiler insanı, o yüce mahluku da tuzağa düşürmüştür. İnsan, doğrusu, tabiatı güzelleştirmiş, tabiat da onu bol bol mükafatlandırmıştır. Fakat insan çok üreyen bir mahluktur, bu sebeple de ziraata başvurmak mecburiyetinde kalmıştır. O, tohum ekmeye, ekini yetiştirip biçmeye, depolamaya, ayrıca bitkileri geliştirmeye, aşılamaya ve gübrelemeye mecburdur. Eğer insan bu işlemi ihmal edecek olursa aç kalır. Böylelikle medeniyet yıkılır, yeryüzü tekrar ilk haline döner.
Reklam
376 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Ruhum Olmazsa Neye Dönüşürüm?
Her insanın yaşamı içinde kazandığı deneyimlerden kurduğu nesnel veya öznel gerçeklikleri bulunur ve temellerini bu gerçekliklere dayandırarak ömrünü sürdürür. Yazarların dünyası, bu belirtilen bakış açısına göre pek bir farklılık barındırmaz. Yazında bu iki oluşumu yaratma ya da olduğu haliyle açıklamakta sorumluluk sahibidirler. Üslup denilen
Deniz Kurdu
Deniz KurduJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 20145,9bin okunma
Yanılgı
Nimetin gerçek kaynağını düşünmeyen insanın zihninde aracılar ön plana çıkar.
Kısacası onun yeminlerine inanma Ophelia. Çünki onlar göründükleri gibi değildirler; daha iyi aldatmak için sofu kılığına girmiş aracılar, dinden dem vuran ahlâksızlardır.
Sayfa 27 - Maarif Matbaası-1944
807 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.