Çok düşünmek baş ağrısı yaptığından uyku tutmadı hissettiklerimi yazıp rahatlamayı deneyeyim dedim. Bugünlerde küçük bir şeyin etkisiyle kabuğuma çekildim, kaç gündür odamdakilerden uzak hissediyorum, dışarda da pek farklı sayılmaz az konuşuyor, asık suratlı olmayı sevmediğim için bazen küçük şakalara bile gülüyordum. Ama benzetme yapacak olursam
Feride: biz bir arada değilken böyle sanki kokmayan çiçek gibi ısıtmayan güneş gibiyiz.. biliyor musunuz kızlar ben bu aşkla büyüyorum değişik kavramlar keşfediyorum kamran elimi tuttuğunda sanki yüreğini avucuma koyuyor gibi sanki canını emanet ediyor gibi o kadar sevildiğimi hissediyorum ne bileyim biz göz göze gelince sanki bir yerde çiçekler açıyor ekinler boy veriyor çocuklar gülüyor gibi herkes aşık olmalı ben anladım ki bu dünyada ne kötülük oluyorsa sevgisizlikten, aşksızlıktan oluyor çünkü sevmeyen insanın içi çürüyor içi acıyor sanki böyle kötü bir tat gibi inanın bana birine aşıkken müthiş cesaret buluyorsunuz öyle ki dünyayı değiştirebilecek, kurtarabilecek kadar güçlü hissediyorsunuz çünkü birini sevmek iyilik üretmek demek..
Reklam
Benim Kitabım
Sahnede beş dakikadan fazla kalmamam gerekiyordu.İzleyicilerin dikkati dağınık ve arkadaşlarıyla sohbet ediyorlardı, ben tüm bu olanları kulisten izliyorum.Hata yapmamam gerekiyordu . İki sıkıcı gösteriden sonra üçüncüsü dayanılmaz gelirdi seyirciye.Ben ikidebir kağıttan konuşmama bakıyordum ama kelimeler birbirine giriyordu. Ben kendime lanetler
İbrahim'e Mektuplar 4
11 Şubat 2024 /Pazar günü Yarın okul var. Saat 17:36. Hatırşinas'tayım. En sevdiğim hava: güneş çoktan bulutların arkasında kaybolmuş. Kartal tarafı gri bulutlarla dolu. Yağmur yağacak belli ki. Hatırşinas'ın bahçesinde önümde üç dört kitap-yeni bir tevbe saati- çay-üşüme hissi-hepimiz bir aradayız. Bulak günlerdir yok. la Marine
“Geç uyandım bugün yine. Yapmak istediğim şeyler birikti bir bir. Yine yarım bıraktım her şeyi.. her zaman olduğu gibi. Saatlerdir kalbimde bir çarpıntı, içimde kötü bir his var. Yazarken ellerim titriyor, gözlerim yaşarıyor. Neden böyle hissediyorum bilmiyorum. Yine diyorum kendime. Yine hangi yaşanmışlığın dışa vuruşu bu? Yine hangi aşamadığım duvarın içimde yıkılışı? Yine hangi sorunun yoluma çıkışı.. arada bir oluyor bu bana. Benimkiler geldi diyorum hatta çoğu zaman:) geliyor böyle içimden bir şeyler koparıyor, gözyaşlarımı, duygularımı alıyor benden ve gidiyor. Ne saçmaydı ben neye ağladım yine bu kadar diyorum geçince bu his. Hangi yanlarım acıdı diyorum kendime. Hangi derdim çıktı gün yüzüne diyorum. Bir yanım var, onu biliyorum. Çok acıtan. Kimselere diyemediğim. Sevgisiz yanım. Orası hep eksik. Orası hep acıyor. Bugün daha başka sanki. Kalbimde bir hâller var. Çarpıyor amansızca. Kötü hissediyorum. İçimde bir şeyler eksik. İçimden bir şeyler eksiliyor. Acıyor işte kalbim. Titreyen ellerimle daha fazla yazamıyorum. Acıyor..” 💔
arada uğrayıp bu repliği okurum, iyi gelir.
ama nasıl hissediyorum biliyor musun? şimdi böyle insanın hayatta güvendiği bazı şeyler vardır ya hani. başı sıkışınca falan... ne bileyim. mesela 155. bir şey olursa polis gelir. nedir, işte itfaiye. yangın çıkınca ararsın. bilirsin ki gelecek. asansörde kaldın diyafon var. basarsın birisiyle konuşursun. ne bileyim. o seni rahatlatır. panik butonları vardır. bir yerde kaldığın zaman basarsın. polis gelir yada birisi seninle konuşur. ne bileyim. rahatlatır en azından seni. şimdi nevra, bunların hiç birinin çalışmadığını düşünsene. bir şey geliyor başına 155'i arıyorsun bakan yok. yangın çıkmış itfaiyeyi arıyorsun gelen yok. asansörde diyafona bakıyorsun birisi seni duysun diye. panik butonu mesela orada duruyor öyle. basıyorsun. "kimse yok mu kimse yok mu? duyuyor musunuz beni?" diye bağırıyorsun ama hiç çıt yok. ya diyorsun ki arkadaş buna bir şey mi oldu ya. böyle bakıyosun. açıyosun duvardan bir ayırıyorsun onu. aa, ananı avradını! bağlantısı yok nevra. kablo yok. o duvarda öyle duran bir şeymiş. senin hayatın ona güvenmekle, inanmakla geçmiş. halbuki seni kazıklamak için koymuşlar onu oraya. sen ona güven diye. sen ona güven. başını kaldırmadan, soru sormadan, işine gücüne bak diye koymuşlar. sen de ona öyle salak gibi güvenmişsin. aslında güveneceğin hiç bir şey yokmuş. işte kendimi şimdi öyle hissediyorum. bir şeylere öyle haybeye inanmışım. o da çok boktan bir durum. o yüzden şimdi ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Reklam
Benim Hikayelerim IV FİNAL
Böyle bizimkisi de ondan sebep; Her hikayenin bir sonu var yani, geldik bizim hikayenin de sonuna. Bazen gerçeklerden ne kadar korksanda onlardan ne kadar kaçmak istesen de zamanı belirsiz bir anı yüzüne tokat gibi çarpıyor bildiğin bütün gerçekleri.Umursamamak olan biteni; memleketi, dostları, öleni, düşeni yani hiç hiç umursamamak. Bakınca
Kaygı Üzerine
kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum, her şeyi yetiştirmeye çalışmanın yorgunluğu var üzerimde. belki de kemmiyete bu kadar önem vermemeliyim bunu biliyorum ama elimde değil yapamıyorum. sürekli sınavdaymışım gibi hissediyorum, yargılanacağımı ve her an sanık kürsüsüne çıkarılacağımı hissediyorum.. ahh ne yorucu şey bu durum. beni anlamak
Gerçekler
Aklına gelmeyen şeylerin başına gelmesi ne kadar da hayal kırıklığına uğruyor insan on sekiz on dokuz seneden beri birlikte olduğu büyütüldüğü babaanesinin hatta anne yarısının hasta yatarken hastane köşesinde beklemek. Onun sana niniler söyleterek seni uyuttuğu o müthiş dünyadan şimdi senin onun uyumasını beklemen. Acı hissediyorum böyle
Kalanların da Yaşadığı Söylenemez
Çaresizlik mevzisine mıhlanmış gibiyim. Uyuyorum, uyanıyorum arada kalan zamanın adı “ölüm”, "şehadet" ve “soykırım” oluyor. Birkaç çeşit ölümler tanıdım. Şehadet parmağıyla konuşan, geride kalan suskunluklara şahit olan ölümler. Kalan göçenlere ağlıyor, göçen kalanlara. Katledenlerin damağına şerbet çalanları, “insan” olarak
227 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.