Hareket-Dergah camiası, bayramların ikinci günü mutad hoca ziyaretlerine çıkardı.
Heyecanla, zevkle, neşeyle…
Cağaloğlu’nda önceden tesbit edilen bir yerde buluşurduk; Sultan Ahmet Camii dış duvarına bitişik -şimdi bambaşka hallere giren- çayhanede veya Kazım İsmail Gürkan Caddesi üzerindeki Malatyalılar kahvesinde meselâ. Mevsim kış ise kitabevi veya yayınevinde… Kayserili Mehmet Doğan’ın minibüsü ne güne duruyor! Mustafa Kutlu’nun “arkayı dörtliyelim ağabiler!” nidasıyla tıkış tıkış sığışır, yola revan olurduk.
Ziyaretgâhların bir halkası Çemberlitaş Şatır Sokak’ta (Nurettin Topçu. -Hocanın vefatından sonra ilk durak medfun oldukları Kozlu Mezarlığı olmuştu-), diğeri İçerenköy Kartallı Köşk’te (Ali Nihat Tarlan). Arada Levent Manolya Sokak (Hüsrev Hatemi), Çengelköy (Tahsin Banguoğlu), Bahariye Şifa Sokak (Mehmet Kaplan), Ayşekadın/Kazasker (Osman Turan), Göztepe (Cemil Meriç), Çemenzar (Orhan Şaik Gökyay)… var.
Bir de yemek ve namaz molaları. Ezel ağabey bir yerlerden mutlaka güzel peynir, turşu, pastırma almalı, Cahit bey de fırından yeni çıkma ekmek ve simit… Yaz ayları ise karpuz ve kavunsuz olmaz, onlara da Mustafa Kutlu bakar, herkesin aldığı kavunu beğenmez çünkü. Ve tenavül-i taam için bir camii avlusundaki şadırvanın yanına yahut çınarların altına serilip oturmalı. Evlerde içilecek nefis çayların altını sağlamlaştırmak lazım.