Asıl kötü olan ve zorumuza giden olmayan bir şeye inanarak geçirdiğimiz zamanın tuhaf, değişken ya da kurgusal bir şeye, hafızamızdan çıkarmak mecburiyetinde kaldığımız bir tür büyüye yahut düşe dönüşmesidir; birden sanki o zaman dilimini hiç yaşamamışız gibi olur, öyle değil mi? Sanki bir hikayeyi baştan anlatmak, bir kitabı yeniden okumak zorunda kalmışız gibi ve işte o zaman başka türlü davranabilirdim, zamanı, arafta kalan o zamanı, farklı kullanabilirdim diye düşünürüz. Umutsuzluğa düşürebilir bu bizi.