Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Sürücü, "Siz ne iş tutarsınız, sorabilir miyim?" dedi. "Cleaves'deki lisede öğretmenim." "Öyle mi? O halde ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Yahu bu çocukların nesi var kuzum?" Her şeyden önce, adına Vietnam dedikleri bozuk bir sosisli sandviç yemişler ve midelerini bozmuşlardı. Sandviçi satan da Lyndon Johnson adında biriydi. Onlar da gidip öbür adamı buldular ve, "Aman bayım, hastalandık, ölüyoruz," dediler. Adı Nixon olan öbür adam da, "Ben bunun ilacını biliyorum," dedi. "Birkaç sosisli sandviç daha yiyin." İşte Amerikan gençliğinin "nesi var" sorusuna yanıt. Johnny, "Bilmem," dedi. Sürücü, "Yaşamın boyunca planlar kurup, elinden geleni yapıyorsun," diyordu ve artık sesinde içten bir şaşkınlık vardı; ama bu şaşkınlık çok sürmeyecekti, çünkü sürücü son dakikasını yaşamaktaydı. Johnny de bunu bilmediği için adama acımaya başlamıştı, gerçekleri bir türlü anlayamıyor diye. "Sen onun için her şeyin en iyisi olsun istiyorsun ve bir de bakıyorsun, herif gelmiş, saçı kıçında, ABD Başkanı için 'domuzdur' diyor. Domuzmuş! Boka bak be! Bana kalsa..." "Dikkat!" diye haykırdı Johnny. Sürücü yüzünü Johnny'e dönmüştü o sırada. Yaklaşan farların ışığında parlayan yüzü öfkeli ve üzgündü. Hemen yola çevirdi bakışlarını ama geç kalmıştı. "Eyvaah..."
Reklam
"Ben seni Beni tercih etmen için tercih ederken..."Vay be!
Ey kulum!Elinde bulunana güvenip Benim elimdekine güven duymaman ve Ben seni Beni tercih etmen için tercih ederken başkasını tercih etmen cahillik olarak sana yeter! Yazık sana! Kulluk ile kendi adına seçim yapmak,karanlık ile ışık ve Bana yönelmen ile eserlere yönelmen bir arada bulunamaz.Ya Ben seninim ya da sen nefsininsin! Bu açıklamaya göre seçimini yap ve hidâyeti hüsrana değişme!
Dilencinin Musa'ya öğütü kısmı...
"Haydi, yürü, al o kabukları" diye buyurdu. Musa, bir tozların içinde kıvrılmış yatan elma kabuklarına, bir de kahvenin önünde oturarak gelip geçenlere bakan efendiden adamlara baktı, içinden bir utanç dalgası yükseldi. Yerinden kımıldamadı. Asiye, ikinci buyruğu vermeyi gereksemeden yürüdü, tozlara bulanmış kabukları alıp torbasına
Sayfa 332 - Tekin YayıneviKitabı okudu
2 Ağustos 07
Hayat zor be kuzum. Fazlasıyla da karışık: meseleleri olduğundan daha da karışık algılamaya eğilimli benim gibi bir deli için. Kimileri çok rahat baş edebiliyorlar bu hayatla. Dizi filmler ve maçlarla oyalanıyorlar. Ev ve araba alıyorlar. (Şu bizim aptal ve modern insanlar, biliyorsun.) Ama benim için her şey bu kadar basit değil. Bir kere aklımın
Sayfa 263 - İz YayınlarıKitabı okudu
Hayat zor be kuzum. Fazlasıyla da karışık: meseleleri olduğundan daha da karışık algılamaya eğilimli benim gibi bir deli için. Kimileri çok rahat baş edebiliyorlar bu hayatla. Dizi filmler ve maçlarla oyalanıyorlar. Ev ve araba alıyorlar. Ama benim için her şey bu kadar basit değil. Bir kere aklımın orta yerine takılmış bir kanca var: öyle bir kanca ki beni hayatın ortasına dalmaktan alıkoyuyor. Ölüm! Her an ölebilirim kuzum: ben bunu hiç unutamıyorum. İyi ki de unutamıyorum. Her an ölebiliriz. Hayatın en büyük gerçeği bu ölüm. Ne tuhaf değil mi? Şu bizim aptal ve modern insan hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi asılıyor dünyaya. Oysa ben iki dakika sonra, iki saat sonra, iki gün sonra ölebileceğim gerçeğini unutamıyorum. Düşünsene, zengin ya da fakir, erkek ya da kadın, genç ya da ihtiyar, sultan ya da köle, kim kurtulabilmiş ölmekten? Herkes ölüyor işte. Demek ki bende öleceğim. Ölüm kaçınılmaz bir şey.
Sayfa 261 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
yaşmaya deyerese ölüm guzel
Yokluğun buz gibi soğuk Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Sayfa 457 - özlem ve ölüm
I önce kol sonra sürgü sonra anahtar açılır kapı itilirim sırtımdan ben ebedi kiracı kesilmiş hükmüm önce sürgü sonra kol sonra anahtar kapanır kapı bir ömür boyu diri diri içmek için gövdemi dolanır bacaklarıma balçık gibi ağır bir karanlık çırpınsam küçücük pencerede çifte çapraz parmaklık üstünde yüzüme örtülür binlerce kare
Kıssadan hisse?
Hz Musa zamanında çocuğu olmayan bir aile reisi Hz. Musa'ya gelir ve Ona "Ya Musa! bu gün Rabbimle konuşacakmışsın, benim için Rabbime sor, benim ne zaman çocuğum olacak." der. Hz. Musa tamam der ve ve ayrılırlar. Hz. Musa Rabbiyle o günkü hasbihalinibitirdikten sonra sorar :"Ya Rabbi o kulunun be zaman çocuğu olacak?" cevap gelir "Ya Musa o kulumun çocuğu olmayacak" Hz Musa büyük bir üzüntüyle adama çocuğu olmayacağını söyler. Adam yıkılır. İşte böyle bir günde yolda bir arkadaşına rastlar. Arkadaşı'Ne var bu halin nedir?' diye sorunca durumu anlatır ve ayrılırlar. Arkadaşı ellerini Allah'a açar ve "Ya Erhamerrahimin bu kuluna acı, ona hayırlısıyla bir evlat ver" diye içten bir dua eder. Ve aradan kısa bir süre geçtikten sonra adamın çocuğu olur. Hz Musa bu duruma çok şaşırır ve "Ya Rabbi senin kudretinden sual olunmaz, ancak sen bana o kulun çocuğu olmayacak demiştin" der ve cevap gelir "NAZLI BİR KULUM DUA ETTİ, KABUL ETTİM"
Sayfa 130 - Karatay akademi
Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
Resim